MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 40. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 13/09/2012NUMARASI : 2011/269-2012/209Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.09.2012 tarih ve 2011/269-2012/209 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.09.2014 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin G. Acenteliğini dava dışı kişiden devraldığını, davalı borçlunun dönemine ilişkin kasa açıkları bulunduğunu, bunun Acentelik Sözleşmesi ve Eklerine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle müvekkilinin acentelik sözleşmesinin tek taraflı feshine ilişkin ihtarname gönderdiğini, müvekkilinin acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin acenteliği devraldığı dava dışı Ş. Ö.hakkında davacının başlattığı icra takibiyle ilgili derdest davanın bekletici mesele yapılması veya eldeki davanın bu davayla birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, bilakis müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, bu alacağını ihtarname ile davacıdan talep ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinde davalı acente müşterisi tarafından verilen kıymetli evrakın karşılıksız çıkması halinde acentenin hesabına ilave edileceği ve acentenin hak edişinden kesileceğinin düzenlendiği, dava konusu acentelik sözleşmesi gereğince taraflar arasındaki anlaşmazlıklarda davacının ticari defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı kararlaştırıldığından, davacıya ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora itibar edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın 37.026,78 TL asıl alacak ve 4.259,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.286,38 TL üzerinden iptaline, takibin devamına, hüküm altına alınan alacağın %40’ı olan 16.514,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı taraf, G. Acenteliğini devralan davalı hakkında yapılan denetimlerde kasa açıkları tespit edildiğini, 30.09.2009 tarihli ihtarname ile toplam açığın 28.443,63 TL olduğunu bildirilerek, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, kasa alacaklarının tahsili için icra takibi başlatıldığını, takip konusu borca acentenin tahsil edemediği müşteri çekleri ve faturaları ile sözleşme gereği acenta tarafından ödenmesi gereken elektrik, su, telefon, ilan reklam vergi bedellerinin de dahil olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali isteminde bulunmuş, borç sebep ve miktarlarını kalem kalem bildirmemiştir. 37.026,78 TL asıl alacak için başlattığı icra takip talebinde ise borç sebebini "06.10.2009 kasa açığı tutanakları ve ekli faturalar, ihtarnameler, acentelik sözleşmesi ve devir protokolü" olarak göstermiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 06.10.2009 tarihli kasa açığı tutanaklarından hiç bahsedilmemiş, 06.10.2009 tarihli ihtarname esas alınarak, bu tarih itibariyle alacak miktarı belirlenmiş olup, 06.10.2009 tarihli ihtarnamede belirtilen alacak miktarı ile davalı defterlerinde görünen alacak miktarı farklı olduğu gibi bilirkişi raporunda alacak kalemleri de bu ihtarnamede belirtilen alacaklar ile karşılaştırılmamış, yine tespit edilen alacağın tek tek hangi nedenden kaynaklandığı ve ne miktarda olduğu da denetime elverişli şekilde gösterilmemiştir. Bu durumda, davacı tarafın dava dilekçesindeki ve takip talebindeki alacak kalemleri açık olmadığından alacak kalemleri tek tek açıklattırılıp, birbiriyle karşılaştırılarak, icra dosyasına sunulan dayanak belgeler de gözetilerek, taraflar arasındaki ilişki açık hesap şeklinde olduğuna göre davalı defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak, varsa davacının acenteyi devraldığı dava dışı kişiye ait borç miktarı da tespit edilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi incelemesi ve eksik araştırmayla hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.