MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/05/2012NUMARASI : 2011/106-2012/140Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/05/2012 tarih ve 2011/106-2012/140 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/09/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan Tarsim vekili Av. Ö. A. ve diğer davalı G. Sigorta vekili Av. Ö. Y. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi K..E. O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu taşınmazlara 2009 yılı Kasım ayında 55.000 m2 alanda bezelye ekimi yapıldığını, ekim yapıldıktan sonra ürün hasat edilmeden tarlalara defalarca sel ve su baskını olduğunu ve ürünün bozulduğunu, tarlalara ekimi yapılan ürünlerin davalılar tarafından 838886 ve 838872 sayılı sigorta poliçeleri ile sigorta edildiğini, limit dahilinde davalıların tespit edilen 56.862,99 TL zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek 56.862,99 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile veya yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı G.. A.. vekili, hasardan ve ödemelerden devlet tarafından kurulan T. A.Ş'nin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı T..A.Ş. vekili, hasar ihbarı üzerine 838886 sayılı poliçe yönünden yapılan incelemeler sonucunda 25.103 dekarlık sigortalı alanın sadece 10 dekarlık alanında %100 hasar bulunduğunu, bunun da toplam sigortalı alana yayıldığında %40 oranında hasara karşı geldiğini, ayrıca ürünlerde hastalık nedeniyle verimin düştüğünün tespit edildiğini, bu durumda poliçe şartları gereği davalı tarafa 2.867,77 TL Ödenmesi gerektiğini, poliçe yönünden ise sigortalının 05.05.2010 tarihine ihbarda bulunduğunu ve ihbarın ertesi günü ekspertiz yapıldığını, ancak ürünlerin sökülüp tarlanın sürülmüş olması nedeniyle ekspertiz yapılamadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 5 parselde 25.100, 45 parselde 29.897 dönüm olmak üzere 55 dekarlık alanda bezelye ekili olduğu, bu ekili alanda meydana gelen hasarın devamlı olarak art arda meydana gelmesi nedeniyle teminat kapsamında kaldığını, gerçek zarardan %20 muafiyet düşüldükten sonra, kalan kısmın %70'i oranında müşterek sigorta oranı üzerinden ödeme yapılması gerektiği gerekçesiyle davacının her iki taşınmazı için oluşan toplam zararı olan 30.142,10 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemlerin reddine karar verilmiştir.Kararı davalılar G.. A.. vekili ve Tarsim A.Ş. vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Tarsim vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davalı G.. A.. vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 21.06.2005 tarih ve 25852 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanarak yürürlüğe giren 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile üreticilerin bu kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesi amacıyla tarım sigortaları uygulamasına geçilmiştir. Hangi risklerin teminat altına alınacağı anılan Kanun'un 12. maddesinde açıklanmıştır. Tarım sigortaları, Devlet desteğini zorunlu kılan çok yüksek riskli sigortalar olduğundan, ülkemiz koşulları itibariyle serbest piyasa şartlarında yapılmaları şu an itibariyle mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle tarım sigortalarının yapılabilmesi için kanun koyucu özel bir yapıya ihtiyaç duymuş, ‘Tarım Sigortaları Havuzu’ kurumunu oluşturmuştur. Bu yapının amacı 5363 sayılı Kanun'un 4. maddesinde etraflıca açıklanmış, devamı maddelerinde nasıl çalışacağı, görevleri ve hangi yetkilere sahip olacağı düzenlenmiştir. Kanun'un tamamı değerlendirildiğinde tarım sigortaları ile ilgili sistem, normal sigortalardan oldukça farklılıklar arz etmektedir. Özellikle yapılan tarım sigortaları karşılığında sigorta şirketi tarafından sigorta ettirenlerden tahsil edilen primlerin tamamı Tarım Sigortaları Havuzu'na aktarılmaktadır. Sigorta şirketlerinin tahsil edip de aktarmadığı primler bakımından havuzun primlerin aktarılması talebi, ‘kamu alacağı’ niteliğinde kabul edilmiş, kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen kanun hükümlerine tabi kılınmıştır. Tarım sigortaları düzenlemesinin asıl amacı, üreticilerin zararlarını karşılamak, uzun vadeli gelir istikrarına kavuşmalarını temin etmek, ekonomik ve sosyal bakımından toplumsal katkılar sağlamaktır. Bu yönüyle kamu düzenini ilgilendiren sigorta türü olduğunu söylemek mümkündür. Tarım sigortalarının işleyişinde temel unsur Tarım Sigortaları Havuzudur. 5363 sayılı Kanunu’nun 9. maddesinde bu Havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemlerin, Havuza katılan sigorta şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket statüsünde kurulacak şirket tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Aynı hükümde tazminat ödemeleri dahil olmak üzere şirketin görevleri sayılmıştır. Anılan Kanun 14. maddesinde de sigorta şirketlerinin, tarım üreticileri ile tarım sigorta sözleşmelerini kendi adlarına akdedecekleri, prim ve risklerin tamamını Havuza devredecekleri ve sözleşmeleri Havuz tarafından belirlenen standart poliçeler üzerinden yapacakları düzenlenmiştir. Bu Kanun çerçevesinde Havuzu işletmek üzere Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (T...) kurulmuştur. Somut olayda davacı bu havuzun ortağı olduğu anlaşılan davalı G.. A.. İle bezelye mahsulünü kapsayan “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortaları Poliçesi” düzenlemiştir. Anılan sigorta poliçesinden dolayı tazminat ödeme yükümlülüğü, T.. A.Ş’ye aittir. Bu itibarla T....adına poliçe tanzim eden davalı sigorta şirketine husumet yöneltilemeyeceği gözetilmeksizin işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı Tarsim AŞ vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı Güneş Sigorta vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı G.. A.. yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan G. Sigorta A.Ş'ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1. 611,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Tarsim-Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş'den alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı Güneş Sigorta A.Ş'ye iadesine, 08/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.