MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ( Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/11/2013 tarih ve 2013/76-2013/389 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03/02/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının 27/02/2009 tarihine kadar şirketin tek başına temsil ve ilzamına yetkili müdürü olduğunu, davacı şirketin kuruluşundan sonra eğitim öğretim sektöründe faaliyet gösterdiğini, uzun yıllar şirket müdürlük görevini yürüten ve bu yıllar içinde şirketin tek müdürü olan davalının şirketin sahibiymiş gibi bir görünüm sergilediğini, davalının şirket müdürlüğünden ayrılmasından sonra yapılan incelemelerde şirket ortaklar kurulu kararı olmaksızın bilgisayar, İngilizce ve sürücü kursu faaliyeti yürütülen şubedeki 25.000 TL değerindeki bilgisayar, 100.000 TL demirbaş ve 100.000 TL kursun itibari değeri olmak üzere 225.000 TL değerinde varlıkları, 6.490 TL'ye ....'ye sattığını, araç satışlarının ticari defter ve kayıtlarında gösterilmediğini, 12.6.2010 tarihli toplantıda davalı aleyhine dava açılmasına karar verildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şirketin zararı olan miktardan şimdilik 16.000 TL'nin davalıdan avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle davanın ortaklar kurulu kararı alınarak açılmasının gerektiğini, davacı şirket yöneticileri ile davalı arasında husumet derecesine varan ihtilaflar nedeniyle davalının birtakım yasal haklarını kullanması üzerine davacı şirket yönetimi davalının bir takım alacaklarını engellemek için dava açtığını, davacının iddia ettiği harcamaların kabul edilebilir olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ...'ın 15/04/1994 tarihinden 27/02/2009 tarihine kadar 15 yıl süre ile müdür olarak görev yaptığı, dosyaya sunulan şirket ortakları tarafından 01/06/2008 tarihinde şirkette yeniden yapılandırmaya gidileceğinden .... Sürücü Kursu ve bünyesindeki bilgisayar, muhasebe ve İngilizce kursu işletmesinin isim hakkı dahil tüm hakları ile birlikte ..., .... ve ...'a ait olacağına, alım satım yetkisinin ...'da olduğu için sürücü kursu ve bünyesindeki bilgisayar, muhasebe ve İngilizce kursunu dilediği kişilere dilediği bedelle satış yapmaya tam yetkili bulunduğuna, bu satışlarla ilgili hiçbir bedel alınmayacağına, şirket ortaklarının itiraz etme hakkının olmadığına dair verilen kararda davalı ...'ın yetkilendirildiği, bu belgenin de davacı şirketin %66,50 oranında pay sahibi olan ortaklar tarafından imzalandığı, yine dosyada mübrez 10/10/2008 tarihli belgeye göre ...'a ait araçların yeni şirkete satışı yapılırken masraflarının ... ve .... tarafından karşılanmasına dair karar alındığı, eski kursa ait yani davacı ait bu tarihe kadar tahakkuk edip de ödenmeyen mevcut sigorta, vergi vs. borçların...'da kalan ortaklar tarafından ödeneceğinin belirlendiği, bu belgeyi imzalayanların da davacı şirkette %66,50 oranında pay sahibi oldukları, 01/06/2008 ve 10/10/2008 tarihli ortaklar kurulu kararlarının davacı şirket karar defterlerinde bulunmadığı, dava dışı.... Şirketi'nin karar defterinde ki belgede davacı şirket tüzel kişiliğinin temsil olunmadığı, böyle bir belgenin davacı şirketi bağlaması için şirket tüzel kişiliğini temsilen kaşe ve yetkili imzaların bulunması gerektiği, bu kararın davacı şirket bakımından sonuç doğurmayacağı, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zarar kalemlerinin ispatlanamadığı, kebir defterinin ibraz edilmediği, ibraz edilen ticari defterlerin delil niteliğinin bulunmadığı, bilirkişi raporunda şirket borçlarının 10/10/2008 tarihli belgedeki beyanlara uygun olarak tahsili cihetine gidilmesi gerektiğine işaret edilmiş ise de bu belgenin aslının bulunmaması, belgedeki imzaların sahibi olan gerçek kişileri bağlayacağı ve tüzel kişilik olarak davacı şirketi bağlamayacağı, davacı şirketin uğradığı maddi zararın tespitinin mümkün olmadığı ve davacı tarafından zararın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davacı şirketin önceki dönemlerde tek başına temsil ve ilzama yetkili müdürü olan davalının, görevi sırasında zarara neden olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.Anonim şirketlerde yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile müdürleri görevleri sırasında sebep oldukları zarardan dolayı şirkete, pay sahiplerine ve üçüncü kişilere karşı sorumludurlar. Sorumluluğun doğması bakımından öncelikli koşul, zararın olmasıdır. Zarar gören, bu zararının varlığını kanıtlamadır. Zararın varlığı sabit ise; kusur karinesi söz konusu olduğundan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu zarardan sorumlu olduğu karine olarak kabul edilir. Yönetim ve denetim kurulu üyeleri, ancak kendilerine bir kusur izafe edilemeyeceğini kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilirler.(TTK. 338,359).Somut olayda da davacı şirket vekili, davalı müdürün müvekkili şirketi zarara uğrattığını ileri sürmüş, hangi eylemleriyle zararın doğduğunu dilekçesinde ayrıntılı şekilde açıklamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davacı şirket tarafından sahte olduğu iddia edilen şirket ticari defterlerinde ve karar defterinde yer almayan 01.06.2008 ve 10.10.2008 tarihli ortaklar kurulu kararlarının uyuşmazlığın çözümünde esas alınamayacağı isabetli şekilde tesbit edilmiş ve dava dilekçesindeki zarar kalemleri ticari defter ve belgelerde yer aldığı tesbit edilmiş ancak ticari defter kayıtlarında davacı şirketin uğradığı maddi zararının tesbitinin mümkün olmadığı, zararın ispat edilemediği belirtilmiştir. Hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi temel alınan bilirkişi raporları da uyuşmazlığı çözmeye elverişli bulunmamıştır. Davalının dava dilekçesinde açıklanan dönemlerde şirket müdürü görevinde bulunduğu sabittir. dava dilekçesinde ve delil listesinde davalıya atfedilen işlemlerin şirketi zarara uğratan işlemler olup olmadığı raporda denetime uygun şekilde incelenmemiş, genel ifadelerle yetinilmiştir.Bu durum karşısında mahkemece, davacı vekilinin rapora yönelik itirazları ve zarar kalemleri dikkate alınarak, dava dilekçesinde ve delil listesinde davalıya atfedilen işlemlerin şirketi zarara uğratan işlemler olup olmadığı hususunun (demirbaşların, araçların ve işletme devrinin rayiç değerlerinin devir tarihleri itibariyle tesbit edilip, yapılan devir bedelleri de dikkate alınarak) makine mühendisi, şirketler hukuku uzmanı ve mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulu oluşturulup, davacı şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, tarafların iddiaları ve savunmalarını karşılayan ve denetime uygun rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/02/2015 oybirliğiyle karar verildi.