Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13262 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9637 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 02.05.2005 tarih ve 2002/113-2005/343 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Veri Yayın Sözleşmesi gereğince, sözleşme ekinde yer alan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Tahvil ve Bono Piyasası derinlikli verilerini kullanıcı başı ücret karşılığında yayınlanmasını üstlenen davalının, İstanbul Menkul Kıymetler Borsa-sı'na bildirdiği kullanıcılar dışında başka kullanıcılara da yayınladığını, durumun İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nca piyasadaki kullanıcılar nezdinde yaptığı denetimler sonunda anlaşıldığını, davalının bildirimsiz yayın yaptığı kullanıcı sayısının 6.688 adet olduğunu, sözleşme gereğince (6-3) kullanıcı ücretinin 30 USD ve gecikme faizinin de aylık %15 olarak belirlendiğini, ayrıca bildirilmeyen her bir kullanıcı için 2.000 USD cezai şart ödenmesi gerektiğini, buna göre davalının 22 adet kullanıcı için 44.000 USD cezai şart, 6688 kullanıcı için 118.979.488.174 TL ücret ve sözleşmede öngörülen ödeme günlerine göre aylık %15 faiz tutarı 343.128.319.196 TL faiz borcu bulunduğunu ileri sürerek, toplam 462.107.807.366 TL ve 44.000 DM'nin dava tarihinden itibaren sözleşme ile belirlenen faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, sözleşme konusu veri tabanının FSEK'nın 6/1 (11) hükmü gereğince eser niteliğinde olduğunu ve aynı Yasa'nın 76. maddesi gereğince de ihtisas mahkemesinde davanın görülmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin 01.07.1998 tarihinden itibaren her yıl yenilenen birer yıllık sözleşmeler ile sürdürüldüğünü ve önceki yıllara ilişkin sözleşmelerin ifa edilerek sona erdiğini, sözleşme gereğince davacının her yerde ve müşteri bazında gözetim/denetim ve teftiş yetkisi bulunduğunu, buna dayalı olarak 22 kullanıcı nezdinde yapılan kontrollerde sözleşmeye aykırılığın tespit edilmesinin ifa edilmiş önceki dönem sözleşmeler açısından sonuç doğurmayacağını, yapılan birkaç tespite dayanılarak yüzeysel veri bilgilerinin yayınlandığı ekranda bir veya iki kategori derinlikli veri bilgisinin bulunduğundan bahisle geçmişe dönük olarak da varsayımsal ücret ve cezai şart isteminde bulunulmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeden doğduğu ve olayda FSEK hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle görev itirazı reddedilerek, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına göre, yanlar arasındaki sözleşmenin feshedilmeyerek kendiliğinden yenilenen zincirleme sözleşme ilişkisi olduğu, sözleşme gereğince İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda yer alan hisse senetleri piyasası ve tahvil ve bono piyasası derinlikli verilerin, kullanıcı başı ücret karşılığında davalı yanca satın alındığı ve davalı yanca kullanıcılara aktarıldığı, belirli ücretin üçer aylık dönemler halinde ve her dönemin başındaki ayın 5'ine kadar kullanıcı bilgileri ve ücretinin davacıya bildirilmesi, bu bildirimden sonra da ayın 15'inde ödenmesi gerektiği, ancak davalının derinlikli veri kapsamındaki bir kısım bilgileri kullanıcılara aktarmasına karşın İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na herhangi bir bildirim ve ödemede bulunmadığı, iki kullanıcıya ait 22 adet ekranda davacı elemanlarında derinlikli veri kullandırıldığının saptandığından 22 kullanıcı için 44.000 USD cezai şart istenebileceği, ayrıca yine davacının 118.979.488.170 TL bildirilmeyen kullanıcı ücreti ve aylık %15 oranında faiz tahakkuku sonucunda 343.128.319.196 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 462.107.807.366 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, asıl alacak tutarı 118.979.488.170 TL'ye davadan sonra aylık %15 faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, taraflar arasında imzalanmış bulunan "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Veri Yayın Sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, davalı yan, sözleşmenin FSEK'nın 6. maddesi kapsamındaki işleme eserlerden olan veri tabanı kapsamında bulunduğu ve bu nedenle davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin görev alanına girdiği savunmasında bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin başlığı "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Veri Yayın Sözleşmesi" olarak belirtilmiş ve davacı yanın hazırladığı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası verilerinin bir kısmının yüzeysel, bir kısmının ise derinlikli veri olduğu, bu verilerin yayın hakkının verilerin yüzeysel veya derinlikli olmasına göre farklı ücretlerle davalıya bırakıldığı belirtilmiş, sözleşmenin 18. maddesi ile de sözleşme eki 6. metninin veri satışı sırasında yayının başında ve sonunda gösterileceğine işaret edilmiştir. Sözleşme eki 6. metin ise "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Piyasaları'nda oluşan tüm verilere ait telif hakları İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na ait olup, bu veriler tekrar yayınlanamaz" ifadesini içermektedir. 5846 sayılı FSEK'nın 6/11. maddesinde işleme eser niteliğinde kabul edilen veri tabanlarının tarifi yapılmış ve işleme eser kapsamı içinde veri tabanlarının da koruma kapsamında olduğu belirtilmiştir. FSEK'nın 76. maddesi ile de kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davaların İhtisas Mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Davalı vekilinin görev itirazı, mahkemece uyuşmazlığın FSEK uygulamasına ilişkin olmadığı, sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, sözleşme konusunun FSEK'nın 6/11. maddesinde düzenlenen ve kanunun koruması kapsamında bulunan veri tabanı niteliğinde bulunduğu, sözleşme içeriği ve 18. maddesi ile eki 6. metin gereğince sabittir. O halde, FSEK'nın 76. maddesi gereğince, davaya bakmak İhtisas Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir iken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın (BOZULMASINA), 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.