MAHKEMESİ : ANKARA 10. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2009/2462-2013/199Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/02/2013 tarih ve 2009/2462-2013/199 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar E.. D.., P. D. ve B. D. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen ve dava dışı R. Gıda San. Taah. Tic. Ltd. Şti. hisselerinin davalılar tarafından müvekkiline devredilmesine ilişkin 16.10.2006 tarihli Şirket Hissesi Satış Protokolü’nün 5. maddesi hükmü uyarınca anılan şirkete ait 15.10.2006 tarihine kadar alacaklar ile içerisinde vergi borçlarının da bulunduğu şirkete ait çeşitli borçların davalılara ait olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen belirtilen döneme ait toplam 6.753,17 TL vergi borcunun, davalılarca ödenmemesi nedeniyle müvekkillerince ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek, 6.753,17 TL alacağın reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 26.02.2013 tarihinde davalı M.. G.. hakkındaki davalarından vazgeçmiştir.Davalılar vekili, dava konusu 16.10.2006 tarihli Protokol’de müvekkili E.. D.. dışında diğer müvekkillerinin imzasının bulunmadığını, bu nedenle bu müvekkillerinin davada taraf sıfatının olmadığını, anılan protokolün TTK'na aykırı olarak adi şekilde düzenlendiğinden hüküm ifade etmediğini, 03.04.2007 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile davacı taraf devre konu şirketi tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devraldığını, basiretli davranmakla yükümlü olan davacıya sözleşmenin imzalanmasından önce vergi dairesinden alınan borç bildirim yazısı ile Merkez Bankası A.Ş.'den alınan kredi ve risk bildirimi durumunu gösteren yazı örneklerinin davacı tarafa verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunmalar ve bilirkişi raporlarına göre, dava konusu vergi borçlarının bilançoda görülmediği, limited şirket hissesi mevcut bilançoya bakılarak alındığından bilançoda görünmeyen, miktarı belli olmayan, üstelik ceza ve piyasa faiz haddinden çok daha yüksek miktarda gecikme faizi içeren bir kamu borcunun “şirketin hisseleri aktif ve pasifleri ile birlikte devredilmiştir” ifadesi ile devralana geçtiğinin düşünülemeyeceği, devir tarihi itibariyle bilançoda yer almayan bir borçtan devralan davacının sorumlu olmayacağı, 2004-2005-2006 yılları için davacı tarafından ödenen vergi ve cezalardan davalıların payları oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle, davalı M.. G..'e karşı açılan davanın vaki feragat nedeniyle reddine, diğer davalılara karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 4.389,56 TL asıl alacak 70,23 TL faizin ve asıl alacağın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bakiye talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalılar E.. D.., P. D. ve B. D. vekili temyiz etmiştir.Dava, alacak istemine ilişkin olup mahkemece dosyanın ilk kez 05.04.2011 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ancak, davacı vekili tarafından dosyanın yenilenmesi üzerine yargılamaya devam edilmiştir. Yargılamanın devamı esnasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu tarihten sonra davacı vekili 11.12.2011 tarihli celseye gelmemiş, mahkemece ikinci kez dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. 6100 HMK'nın 316. maddesi hükmüne göre Sulh Hukuk Mahkemeleri'nin görevine giren dava ve işlerde basit yargılama usulü uygulanacak olup, aynı yasanın 320/4. maddesi hükmü uyarınca da basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa dava açılmamış sayılır. HMK'nın 448. maddesi gereğince bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. Bu durumda somut olayda ikinci kez dosyanın müracaata kaldığı 11.12.2011 tarihinde 6100 sayılı yasa yürürlükte olup 448. madde hükmü gereğince, aynı yasanın 320/4. maddesinin uygulanması gerekeceğinden, mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar E.. D.., P. D. ve B. D. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın anılan davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.