Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13050 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5948 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ..... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 02/02/2015NUMARASI : 2014/742-2015/51Hasımsız olarak görülen davada...... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02.02.2015 tarih ve 2014/742-2015/51 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi talep eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Talep eden vekili, yağmur sularının taşması sonucu binanın zemininde bulunan davacı şirkete ait arşiv kayıtları ile ticari defter ve kayıtların zarar gördüğünü, su boşaltma işleminin 12/09/2014 tarihinde tamamlanabildiğini, davacının saklamakla yükümlü olduğu belgelerin su baskını sonucu kullanılmaz hale geldiğini ileri sürerek, zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; 6102 sayılı TTK'nın 82/7 maddesi gereğince istemin ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yöneltilmediği gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, talep eden vekili temyiz etmiştir.Talep, zayi belgesi verilmesine ilişkindir. Talep eden 10.09.2014 tarihinde gerçekleşen su baskını ile şirket arşivinde bulunan ticari defter ve kayıtların ıslanarak ve kirlenerek hasar gördüğünü, taşınmaz sahibince 10.09.2014 tarihinde Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/147 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, mahkeme heyetinin olay mahallinde bilirkişi katılımı ile keşif icra ettiğini, su boşaltma işleminin ancak 12.09.2014 tarihinde gerçekleştirilebildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece zayie sebebiyet veren su baskını olayının olduğu 10.09.2014 tarihi ıttıla tarihi olarak kabul edilerek davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.6102 sayılı TTK'nın 82. maddesinin 7'inci fıkrasında "Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacirin ziyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği" düzenlenmiştir. Yasa metninden de anlaşılacağı üzere onbeş günlük süre hak düşürücü süre olup, süre ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Yasada belirtilen öğrenmenin, ilgililerin hangi ticari evrak ve defterlerin ziyaa uğradığının, bir başka söyleyişle ziyaın kapsamının bilinir hale gelmesi ile söz konusu olabileceği, somut olayın özelliklerine göre bu bilgilere sağlıklı bir biçimde ulaşmanın en erken mümkün olduğu tarihte öğrenmenin (ıttıla) varlığından söz edilebileceği kuşkusuzdur. Davacı yanın, ticari defter ve kayıtların ziyaa uğradığını ancak taşınmazdan sular çekildiğinde öğrendiklerini ileri sürmüş olduğu da gözetilerek mahkemece, talep edenin iddiasına konu delil tespiti dosyası da getirtilip; somut olayın tüm özellikleri nazara alınmak suretiyle talep edenin ziyaı yukarıda açıklanan biçimde öğrendiği tarihin tespiti ile hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin belirlenmesi gerekirken, olay tarihinden itibaren sürenin hesaplanması sureti ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın talep eden yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.