MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2010/381-2013/107Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/02/2013 tarih ve 2010/381-2013/107 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalıya tanzim edilen 4 adet faturadan kaynaklı toplam 11.500 Euro'nun ödenmemesi nedeni ile davalı aleyhine takibe giriştiklerini, ancak haksız olarak takibe itiraz edildiğini, alacağın 542.95 Euro'luk kısmına karşılık gelen 1137 TL'nin icra dosyasına ödendiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile bu miktar düşüldükten sonra işlemiş faizle birlikte 15.319,12 Euro üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, aleyhlerine girişilen takibin haksız olduğunu, takibe dayanak faturaların şirket kayıtlarında bulunmadığını, itiraz süresi içinde kabul edilen kısım yönünden icra giderleri de dahil olmak üzere 1.137 TL'nin yatırıldığını, başka borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştirMahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin yurt dışına davalıya ait taşımaları gerçekleştirdiği, faturalardan kaynaklı toplam 11.500 Euro davacının alacağının oluştuğu, dava dışı 25/04/2008 tarihli fatura bedeline karşılık ödenen 3 600 Euro'nun 750 Euro'luk kısmının davaya konu alacaktan mahsubunun gerektiği, bu durumda 10.750 Euro alacağın kalacağı, takipten sonra davalı tarafın icra dosyasına 1137 TL (542,95 Euro) ve banka aracılığı ile 15/01/2010 tarihinde 5.230 Euro olmak üzere toplam 5772,95 Euro'nun davadan önce davacıya ödendiği, buna göre (10750-5772,95=4977,05 Euro) davacının bakiye alacağının 4977,05 Euro kaldığı, davadan önce yapılan ödemeler nedeni ile bu miktarlar yönünden davacı tarafın itirazının iptalini talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı, takipten önce davalının temerrütünün oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile icra takip dosyasındaki davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin asıl alacak 4.977,05 Euro üzerinden devamına, bu alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden paraya 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yük faiz oranının uygulanmasına ve alacak yargılama sonucu belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.(1) Dava, navlun bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak; dosya kapsamından dava konusu navlun faturalarının davalıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, yine davalının sunmuş olduğu iade faturalarının bu anlamda süresi içerisinde kesilip kesilmediğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı, bununla beraber iade faturalarının da davacıya tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise davacı tarafça süresi içerisinde işbu faturalara itirazda bulunulup bulunulmadığı hususları anlaşılamamakta olup, hükme esas alınan bilirkişi raporu da belirtilen hususlarda açıklayıcı olmadığı gibi, alınan ek raporların da taraf vekillerinin ciddi itirazlarını karşılayıcı mahiyette olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, mahkemece takip konusu asıl faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise iade faturalarının davalı tarafından yasal süresi içerisinde kesilip kesilmediği, süresinde kesilmiş ise faturalar üzerinde bulunan kaşe ve imzaların davacıya ait olup olmadığı hususlarının araştırılması, sıralanan hususların hiçbirinin tespit edilememesi halinde ise davalının iade faturalarına konu olan ve dava dışı üçüncü şahıslara ödediğini iddia ettiği tazminatlara ilişkin sunmuş olduğu taşıma ve ödemeye ilişkin belgelerinin CMR konusunda uzman bir bilirkişi tarafından değerlendirilmesi ve tanzim edilecek rapor da nazara alınmak suretiyle sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.(2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin katılma yolu ile sunduğu temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.