Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12935 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6337 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 17/06/2013NUMARASI : 2012/933-2013/348Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17.06.2013 tarih ve 2012/933-2013/348 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortakları olduklarını, davalı şirketin 21.06.2012 tarihli genel kurulunda alınan 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 nolu kararların kanuna, anasözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, genel kurulda okunan raporların yetersiz bulunduklarını, raporlarda detaylı bilgiye yer verilmediğini, kâr dağıtılmasına ilişkin karar alınmayarak şirket ortaklarının kardan mahrum bırakıldıklarını, yönetim kurulu üyelerine toplantı başına 5.000 TL net ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu ücretin fahiş olduğunu ileri sürerek, söz konusu genel kurulda alınan kararların hükümsüz olduklarının tespitine, aksi halde iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin iptali istenilen genel kurul kararlarının, kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına uygun olduklarını, davanın aile içindeki husumet nedeniyle açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 21.06.2012 tarihinde yapılan 2011 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan 5, 6, 7, 8, 9, 11, 12 ve 13 nolu kararların kanuna, anasözleşmeye ve objektif iyi niyet kurullarına uygun olduğu, kârın dağıtılmamasına ilişkin 10 nolu kararın ise yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 21.06.2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 nolu kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin, davalı vekilinin (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça iptali istenen 7 nolu genel kurul kararında şirketin yönetim kurulu üyeleri ayrı ayrı ibra edilmişlerdir. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmamışlar, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında ise oy kullanmışlardır. Ancak, somut olaya uygulanması gerekli mülga 6762 sayılı TTK’nun 374/2. maddesi hükmü karşısında, yönetim kurulu üyeleri kendilerinin ve diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. TTK'nun 374/2. madde hükmü buyurucu niteliktedir. Oylamaya katılmaması gereken ortağın oy kullanmasına rağmen bu oyların bulunmaması halinde dahi karar nisabı oluşuyorsa kararın mutlak butlanla batıl olduğu kabul edilemez. Aksi halde, yani lehine izin kararı verilen yönetim kurulu üyesinin oylarının çıkarılması halinde karar nisabı oluşmuyorsa kararın mutlak butlanla batıl olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda yönetim kurulu üyeleri ayrı ayrı ibra edilmiş olup, ibrada oy kullanamayacak olan kişilerin oyları çıkarıldığında, geriye kalan ret oyları kabul oylarından fazladır. Bu durumda, ibra için gerekli karar nisabı sağlanamamış olduğu halde bu yön üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan gerekçe ile davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Kabule göre de, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumlu tutulmuş olması ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 04.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.