Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12931 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6219 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 52. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/11/2013NUMARASI : 2012/176-2013/235Taraflar arasında görülen davada İstanbul 52. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/11/2013 tarih ve 2012/176-2013/235 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalanan emtianın, davalı tarafından Hindistan'dan Türkiye'ye deniz yolu ile taşınması sırasında hasara uğradığını, hasar bedelinin müvekkili tarafından sigorta ettirene ödendiğini, zarardan davalının sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, N... Oceanıa/1116 gemisi üzerinde kanuni rehin hakkının tespitine ve tanınmasına, 62.846,40 USD'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentoda yetki şartının bulunduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, esas yönünden de davanın yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentonun arka yüzünde bulunan genel hükümler başlığı altında bulunan 5. maddede, yetki şartının bulunduğu, davada münhasır yetki ve kamu düzeninin söz konusu olmadığı, yetki itirazının süresinde yapıldığı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, deniz yolu ile gerçekleştirilen taşıma sırasında yükte meydana gelen hasar nedeniyle davacının sigortalısına yapmış olduğu ödemenin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisinin mevcut olduğu ve uyuşmazlıkta kamu düzeni veya münhasır yetki durumunun sözkonusu olmadığı gerekçesiyle, davalının yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir. HMK’nın 6. maddesinde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her davanın davalının yerleşim yerinde görüleceği, 10. maddesinde, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de davanın görülebileceği, 17. maddesinde ise, tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yetki sözleşmesinin yapılabileceği düzenlenmiştir. MÖHUK’nın 47. maddesinde de yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşabilecekleri düzenlenmiştir. Ancak, yetki sözleşmesi düzenlenirken, yetkili mahkemenin somut ve açık olarak belirlenmesi gerekmektedir.Davaya konu taşımaya ilişkin konişmentonun arka yüzünde yer alan yetkiye ilişkin düzenlemede, uyuşmazlıkların taşıyıcının işyeri merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeler tarafından oradaki yasa hükümlerine göre karara bağlanacağı belirtilmiş olup yetkili mahkemenin açıkça gösterilmemiş olması nedeniyle anılan yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.