Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12728 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3861 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2013NUMARASI : 2012/218-2013/410Taraflar arasında görülen davada Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/12/2013 tarih ve 2012/218-2013/410 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin Seben Şubesi nezdinde servis görevlisi olarak çalışan M.K..ve dönemin şube müdürü olarak çalışan N.. Ç..'ten oluşan kredi komitesince, M.A.., S. A.. ve E. E.. lehine kullandırılan kredilerin usulsüz olmaları nedeniyle bankanın zarara uğradığını ileri sürerek, dava dışı M. A..'a kullandırılan kredinin müvekkili banka kayıtlarında kanuni takip hesaplarına aktarıldığı tarih olan 16.06.2006 tarihi itibarıyla banka zararı olan 15.267,27 TL ile takip işlemlerinden kaynaklanan masraf olan 3.457,78 TL'nin, dava dışı S. A..'a kullandırılan kredinin müvekkili banka kayıtlarında kanuni takip hesaplarına aktarıldığı tarih olan 26.09.2006 tarihi itibarıyla banka zararı olan 22.887,28 TL ile takip işlemlerinden kaynaklanan masraf olan 600,45 TL'nin, dava dışı E. E..'e kullandırılan kredinin müvekkili banka kayıtlarında kanuni takip hesaplarına aktarıldığı tarih olan 26.09.2006 tarihi itibarıyla banka zararı olan 15.333,75 TL ile takip işlemlerinden kaynaklanan masraf olan 3.473,05 TL'nin müvekkili banka hesaplarına aktarıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı Kanunun (4489 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değiştirilen) 2/2 maddesi uyarınca hesaplanacak faiz, Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV)' nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Mehmet Keklikçi vekili, müvekkilinin davacı bankada servis görevlisi olarak çalıştığını, bir kısım müşterilere usulsüz kredi kullandırıldığının iddia edildiğini ancak müvekkilinin bankada yalnızca servis görevlisi olup, kredi verme, onaylama gibi bir yetkisinin olmadığını, bankanın zarara uğradığını iddia ettiği işlemleri o dönem şube müdürü olan diğer davalının bilgi ve talimatları çerçevesinde gerçekleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı N.. Ç.. vekili,davacı bankanın olası zararına neden olan işlemlerin yapılmasında müvekkilinin ihmalinin yada kusurunun bulunmadığını, bahsi geçen kredilerle ilgili evrakın tamamının diğer davalı tarafından düzenlendiğini, imzaların davalı M. K..i'nin nezaretinde alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların dava dışı firmalara kredi kullandırdıkları, kredi kullandırırken davacı banka mevzuatı, Bankalar Kanunu ve bankacılık teamüllerine aykırı hareket ettikleri, dava dışı firmalara kullandırılan kredilerin kısa sürede takip hesaplarına aktarılmasında ve Adli Tıp kurumu tarafından yapılan inceleme ile sabit olduğu üzere kefillerin adına atılan imzaların başkası tarafından atılmasında, kredi kullandırım aşamasında gerekli araştırmaların yapılmamasında ve sahte belgelerin düzenlenerek kredi dosyasına kabul edilmesinde ve belgelerin eksik alınması işlemlerinden dolayı imzaları bulunan kredi komitesi üyeleri davalıların kusurlu oldukları ve davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.1) Dava, usulsüz kullandırılan kredi nedeniyle davacı bankanın uğradığı zararın, bankada çalışan davalılardan tazminine ilişkindir. Davalılardan M. K.. aleyhindeki dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İşçi-işveren arasındaki sözleşmeden doğan davalarda İş Mahkemesi görevli olup, diğer davalı N.. Ç.. hakkındaki davanın da adı geçen diğer davalıya bağlı olarak özel yetkili mahkemede görülmesi gerekmektedir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi hükmü uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, iş mahkemesinin ihtisas mahkemesi niteliğinde bulunması karşısında uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğuna dair görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.