Taraflar arasında görülen davada (Ankara Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 27.04.2006 tarih ve 2005/43-2006/164 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin "Batı İğdır Ovası Sulaması İnşaatı"nın davalı tarafından AH Risk Sigortası ile teminat altına alındığını, inşaatın devamı sırasında Araş nehir yatağı şeddinin bazı yerlerinde sel nedeniyle zarar meydana geldiğini, zararın poliçe kapsamında olmasına rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek, şimdilik 100.000 YTL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, poliçe özel şartı gereğince, kullanıma açılan kısımlar itibariyle inşaat teminatının sona ereceğini, hasar gören kısmın da hak edişlerinin ödenmiş ve kullanıma açılmış olması nedeniyle poliçe teminatı dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, hak edişleri ödenen imalat kalemlerinin kabulünün yapıldığına veya işveren DSİ tarafından teslim alındığına dair bir belgenin olmadığı, hasara konu bölümlerin hak edişlerinin ödenmesinin bu bölümlerin teslim alınıp kullanıma açıldığı anlamına gelmediği, hak edişlerin avans mahiyetinde ödemeler olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 36.168,66 YTL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1- Dava, inşaat ali risk sigorta poliçesine dayalı alacak isteğine ilişkindir. Davacının aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığı yargılamanın her aşamasında davalı tarafça ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de re'sen dikkate alınması zorunludur. Davaya konu poliçede sigortalı olarak DSİ Genel Müdürlüğü gösterilmiş olup, sigorta ettiren ise davacı A... İnşaat ve Ticaret A.Ş.'dir. Zarar sigortalarında sigorta konusu, "mal" yani eşya olmayıp, eşya üzerindeki menfaattir. Bu menfaatin sigorta edilebilmesi için ayrıca para ile ifade edilen ekonomik bir değerinin olması gerekir. Mal sigortalarında menfaat sahibi kavramını düzenleyen TTK'nın 1269. maddesine göre, bir malı muayyen rizikolara karşı temin etmekte para ile ölçülebilecek bir menfaati olan malik, malikin adi veya rehinli alacaklısı, malın muhafazasından dolayı malikine karşı mesul olan acenta, kiracı, komisyoncu ve diğer kimseler, malın muhafazasında hakikaten menfaati olan kimseler yahut bunların kanuni temsilcileri bu menfaati sigorta ettirebilirler. Aksi takdirde TTK'nın 1264/2. maddesi uyarınca sözleşme batıl olur. Somut olayda, poliçe, TTK'nın 1270. maddesi uyarınca başkası nam ve hesabına da yapılmamış, dain mürtehin gösterilmemiş, işveren DSİ, sigortalı, müteahhit davacı ise sigorta ettiren olarak gösterilmiştir. Bu durumda sigortalı durumda olan dava dışı DSİ Genel Müdürlügü'nün, sigortadan tazminat talep etme hakkına sahip olduğu kuşkusuzdur. O halde, davacının aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmak gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re'sen (BOZULMASINA), 2 numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.