Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12595 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4493 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.01.2015 tarih ve 2012/232-2015/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin ortaklarından biri olduğunu, 28.04.2007 tarihli sözleşme ile hisselerinin davalı ...'a devredileceği yönünde anlaşıldığını, ancak ...'ın sözleşme gereklerini yerine getirmemesi üzerine ikinci bir protokol düzenlendiğini, ilk sözleşmenin geçeriz hale geldiğini, ancak davalı ...'un hisseleri iade etmediğini ileri sürerek hisse devri işleminin iptalini, bunun mümkün olmaması halinde ise zararlarının karşılanmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; protokoldeki imzanın kendisine ait olmadığını, ayrıca protokolde davacının adı, imzası ve davacıya dair hiçbir ibare yer almadığını, 28.04.2007 tarihli sözleşme ile davacının hisselerinin devrini taahhüt ettiğini, hisse bedellerinin davacıya ödendiğini, davacının hisse devrini dilekçe ile şirkete bildirmesi ile de hisse devrinin yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ikinci protokoldeki imzayı inkar ettiği, ancak ...'nün raporuna göre belge altındaki imzanın davalı ...'a ait olduğunun tespit edildiği, protokolün 3. maddesinde ...'ın 28/04/2007 tarihli sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğinin ifade edildiği, davacıya hisse devir bedelinin ödenmediği, davalı ...'ın ödemiş olduğu 80.000 TL'nin yine ilk sözleşme ile hisselerini devreden Veli Uğurcu'nun alacağına ilişkin yapılmış olduğu, ...'nun 28/04/2007 tarihli sözleşmeye dayalı olarak başlatmış olduğu ilamsız takibe ilişkin itiraz dilekçesinde bu durumun davalı tarafından da ikrar edildiği, bu durumda ikinci protokol ile tarafların 28/04/2007 tarihli sözleşmeden dönmüş oldukları, dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri, davacının paylarını geri isteme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ...'nde, davacı ...' ya ait olan 76 payın davalı ...'a devrine ilişkin 28/04/2007 tarihli işlemin iptaline, mezkur hisselerin davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, hisse devir sözleşmesindeki bedelin ödenmemesi nedeniyle hisselerin aynen iadesi veya hisse devir işlemi nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davadışı ... ile davalı ... arasındaki protokolde davacı ... Uğurlu'nun taraf olmadığı ve davacının 28.04.2007 tarihli sözleşme ile devrettiği hisselerin bedelinin ... tarafından ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile hisselerin davacıya aidiyetine karar verilmiştir. Anonim şirketin pay senedine bağlı olmayan hisselerinin devrinin, alacağın temliki hükümlerine göre yapılabileceği, bedeli ödenmediği taktirde hisseleri geri isteme hakkı açıkça saklı tutulmadığı sürece hisselerin geri alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle, hisseleri geri alma hakkını saklı tutmayan davacının talebinin kabulü ile mahkemece hisselerin davacıya aidiyetine şeklinde kurulan hüküm doğru olmamıştır. Ancak, davacı dava dilekçesinde terditli istemde bulunmuş, hisse devrinden kaynaklı zararlarını da talep etmiştir. Her nekadar protokolde davacı ...'nun imzası yok ise de, dosyaya davalı tarafından ibraz edilen 13 adet senedin toplam bedeli protokolde gösterilen bedel tutarı olan 80.000 TL'ye eşit olup, bu senetlerin keşidecisi ..., lehtarı ise ... olarak gösterilmiştir. Bu senetlerin tamamının davacı ... tarafından ciro edildiği gözetildiğinde, bu aşamadan sonra davacı protokolün kendisini bağlamayacağını ileri süremez. Ayrıca senet bedellerinin tamamının da ... tarafından ödendiği dikkate alındığında davalı ...'ın sözleşmedeki edimini yerine getirdiğinin kabulü gerekir. Bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.