Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12593 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9420 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.01.2015 tarih ve 2013/198-2015/12 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; taraflar arasında 2010 tarihli taşıma sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin davalıya kargo taşıma hizmeti verdiğini, verilen hizmetlere karşılık faturalar düzenleyip davalıya gönderdiğinin, itiraz edilemeyen fatura içeriklerinin kesinleştiğini, cari hesap bakiye alacağının davalıdan tahsili istendiğini, ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını, ancak takibe de haksız olarak davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının sözleşmeye aykırı birim fiyatlar üzerinden fahiş faturalar kestiğini, aralarında cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, hangi faturalara istinaden alacağı olduğunu davacının açıklaması gerektiğini, davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 29/04/2014 tarihli celsede iki nolu ara karar gereğince davaya esas ticari defterlerini sunması için taraflara kesin mehil verildiği ve ihtarat yapıldığı, davacı vekilinin belirlenen inceleme gününde hazır bulunmadığı gibi ticari defter ve kayıtlarını da dosyaya sunmadığı, bu durumda incelemenin dosyadaki davacı delilleri ve davalı ticari defter ve kayıtları esas alınarak yapıldığı, davalının ticari defterlerine göre davacının kalan bakiye borcunun 365,35 TL olduğu, bunun da icra tkibinden sonra ödendiği ve bakiye borcun kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Yargılama devam ederken 29.04.2014 tarihli 2. celsede “tarafların iddia ve savunmaları ile takibe konu tüm alacak kalemleri yönünden denetime esas olacak şekilde rapor aldırılmasına, inceleme gün ve saatine kadar her iki taraf vekillerine dayandıkları tüm dayanak delilleri, ticari defterler ....vs. sunmaları yönünde inceleme gün ve saatine kadar kesin mehil verilmesine, mehil kesin olup bu yönde bir daha mehil verilmeyeceği yönünde taraf vekillerine ihtarat yapılmasına” şeklinde ara karar oluşturulduğu, ancak davacı tarafından dosyaya ticari defter ve belgelerin sunulmaması üzerine davalı tarafın sunduğu deliller üzerinden hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak borcun sûkut ettiğine kanaat getirilmiş ise de; mahkemece verilen kesin mehilin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden usulüne uygun kesin mehil verildiğinden de bahsedilemez. Ayrıca davacı vekili tarafından 18.06.2014 tarihinde, inceleme gününden önce elektronik imzalı olarak UYAP üzerinden gönderilen dilekçe ile çok kapsamlı olan şirket defter ve belgelerinin mahkeme kaleminde hazır edilemeyeceğinden bilirkişiye şirket merkezinde defter ve belge üzerinde inceleme yetkisi verilmesi talep edilmiş ise de, işbu talep değerlendirilmemiştir. Bu hususlar ve davacının düzenlediği faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğunun belirlenmesine davalının düzenlediği borcu sona erdiren faturaların ise davacı tarafından ibraz edilen hesap ekstresine göre kısmen davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşılmasına, ticari defterlerin, sahibi lehine delil vasfına haiz olması için eksiksiz ve usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olması, yanında, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği gözetilmeksizin sadece davalının ticari defter ve kayıtları esas alınarak hükmün tesis edilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.