MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.03.2014 tarih ve 2010/708-2014/43 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24.11.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin miras bırakanı ...'nin 22/11/1999 tarihinde vefatı üzerine mirasının, murisin çocukları olan müvekkillerine kaldığını, müvekkilerinin miras bırakanının kurucusu ve ortağı olduğu ....'deki hissesinin %22,39 kısmını eşi ile arasındaki boşanma davası sırasında davalıya geçici bir süre için emanet olarak verdiğini, her ne kadar bu hisseler davalı adına gözükse de hisseye ait olan nemalar, sermaye artışındaki ödemelerin miras bırakana yapıldığını, murisin 40 yaşında erken ölümü ile kız kardeşi olan davalıdan hisselerini geri almaya fırsatının olmadığını, müvekkillerinin miras bırakanının çok iyi durumda olduğunu, hisselerini satması için geçerli bir nedeni bulunmadığını, miras bırakan tarafından hisse devir bedeli olarak gösterilen değerin hisselerin üzerinde yazılı değer olup, bunun da hisse değerlerinin çok çok altında olduğunu, bu devrin gerçek işlem olmayıp muvazalı bir işlem olduğunu, miras bırakanın ölümünden sonra da müvekkillerine babalarının hissesi olan %22,5 oranında ödemeler yapıldığını, müvekkillerinin davalıdan babalarına ait olan ve emanet olarak bulunan hisse senetlerinin kendilerine geri verilmesini yönündeki isteklerine olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadıklarını ileri sürerek miras bırakan tarafından davalıya devredilen şirketteki %22,39 nispetindeki hisselerin müvekkillerine ait olduğunun tespiti ile miras bırakan tarafından davalıya devredilen hisselerin miras payları oranın da (1/2'şer) müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların iddalarına göre hisse senedi devir işleminin her halükarda 1997 yılından önce gerçekleşmiş olup, gerek 5 yıllık gerekse 10 yıllık bütün zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, hisse devir sözleşmesinin yasaya uygun olduğunu, davacılara babalarının hissesi oranında yapılan bir ödemenin mevcut olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların devrin muvazaalı olarak yapıldığına ve bu nedenle geçerli olamayacağına ilişkin iddialarının menkul mal niteliğinde olan anonim şirket payları açısından kabul edilemeyeceği, 01/08/1995 tarihinden dava tarihine kadar şirket ile ilgili her türlü işlemin gerçek devir yapılmış gibi sürdürüldüğü, muvazaayı tevsik eder tarzda yazılı belge ibraz edilmediği, davanın mahiyeti gereği tanık beyanlarının tek başına değerlendirilemeyeceği diğer delillerle de doğrulanması gerektiği halde davacıların davayı ispat çerçevesinde yeterli delil ibraz edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, davacıların murisi ile davalı arasında yapılan anonim şirket hisse devrinin muvazaalı olduğu iddiasına dayalı, tespit ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece davalı ile davacıların murisi arasında yapılan pay devrinin ne şekilde gerçekleştiği araştırılmamıştır. Bu itibarla mahkemece öncelikle şirketin ticaret sicilindeki tüm kayıtlarının getirtilmesinin ardından, davalının davacıların murisinden aldığı hisseleri yazılı bir pay devri ile mi aldığı yoksa başka bir şekilde mi aldığı hususlarının araştırılması sonucu ortaya çıkacak duruma göre muvazaa iddiasının ne şekilde ispat edileceğinin belirlenmesi gerekirken, bu husus araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamış hükmün davacılar yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.