Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12335 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17279 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/05/2014 tarih ve 2012/269-2014/98 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı-birleşen davada davalı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17/11/2015 günü hazır bulunan davacı/birleşen davada davalı vekili Av. ... ile davalı/birleşen davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı-birleşen davada davalı .... vekili, müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında 11.07.2008 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesinin 3 yıl süreli olduğunu, süre sonunda müvekkilince sözleşmenin 28.02.2012 tarihli ihtarla feshedildiğinin bildirildiğini, davalı sigorta şirketince keşide edilen 15.03.2012 tarihli cevabı ihtar ile sözleşme hükümleri uyarınca sözleşmenin fesih ihtarını takip eden 3 ay boyunca ayakta olduğunun bildirildiğini, buna rağmen müvekkilinin ekranlarının davalı tarafından kapatıldığını, müvekkiline ait müşterilerle ilgili bilgi verilmediğini, geri dönüşüm komisyonlarının ödenmediğini, müvekkilinin acentelik yapmasının fiilen engellendiğini, müvekkilince keşide edilen 08.06.2012 tarihli fesihname ile sözleşmenin haklı nedenle derhal feshedildiğini, müvekkilinin sözleşme süresi boyunca davalının iş hacmini genişletip, davalıya ait ticari işletmenin değerinde artış sağladığını, davalı şirkete yeni müşteriler kazandırdığından portföy tazminatını hakettiğini, davalı sigorta şirketinin 01.05.2011-01.05.2012 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde tüm acentelerine belli şartlarda portföy bonusu ödemeyi vaadettiğini, acente sadakat programına aykırı olarak bazı acentelere hak etmediği halde ikramiye/bonus ödemesi yapılıp, eşit durumdaki müvekkiline ikramiye ödemesi yapılmayarak acenteler arasında ayrımcılık yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL portföy tazminatı ve BK'nın 8. maddesi uyarınca ödeneceği vaadedilen portföy bonus ödemelerinde Sigortacılık Kanunu'nun 32. maddesinde düzenlenen iyiniyet kurallarına aykırı hareket edilmesi ve acenteler arasında ayrımcılık yapılması nedeniyle 20.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davaya cevabında, acentelik sözleşmesinin 4. maddesi gereğince prim iadesi söz konusu olmadığından sigorta şirketinin müvekkilinden komisyon talep edemeyeceğini savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir.Davalı-birleşen davada davacı vekili, sözleşmenin davacı acente tarafından ihbar süresine uyulmaksızın haksız feshedildiğini, 6102 sayılı TTK'nın 122. ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 23/16. maddesinde öngörülen portföy tazminatının koşullarının oluşmadığını, davacı şirket aracılığıyla müşteri portföyüne katılan sigortalıların önemli bir kısmının ...'ya geçtiğini, davacının da 10.09.2012 tarihinde ...'nin acentesi olduğunu, davacının acentler arasında ayrımcılık yapıldığına dair iddialarının yerinde olmadığını, davacı acentenin müvekkilince vaad edilen edimleri kazanmak için gerekli koşulları sağlamadığını, müvekkili şirketin acentelerine eşit muamele etme zorunluluğu bulunmadığını, davacının iddia ettiği promosyon ödemelerinin acentelerin sadakat ve performansına dayalı olduğunu, davacının portföyü 30.12.2011 tarihinde 2.000.000 TL müşteri portföyüne ulaşmadığından bonus ödemesine hak kazanmadığını, davacı acentenin dayandığı Sigortacılık Kanunu 32. ve 34. maddelerinin somut uyuşmalıkla ilgili olmadığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada, acentelik sözleşmesinin sona erdiği tarih itibariyle davalı acentenin müvekkili sigorta şirketine bireysel emeklilik sigortası komisyon hesabı ve hayat sigortası komisyon hesabından toplam 19.027,96 TL borcu bulunduğunu, borcun tahsili için başlatılan icra takibine davalı acentenin haksız yere itiarz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada acentelik sözleşmesi davacı acente tarafından haklı bir sebebe dayanmaksızın sona erdirildiğinden 6102 sayılı TTK'nın 122. maddesinde düzenlenen portföy tazminatı talep koşulunun gerçekleşmediği, sigorta şirketlerinin sigortalılara karşı iyiniyete aykırı davranışlarını cezalandıran idari para cezasının hükme bağlandığı Sigortacılık Kanunu'nun 34. maddesine dayalı tazminatı kendi adına talep etme olanağı bulunmayan davacının, davalının ayrımcılık ve iyi niyete aykırı hareketleri iddiası ile tazminat talebinin de haklı bulunmadığı, birleşen davada, davacı sigorta şirketinin TTK hükümlülerine göre usulüne uygun tutulmuş, lehine delil olma özelliğine sahip ticari defter kayıtları uyarınca davalı acenteden 17.834,32 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 17.834,32 TL asıl alacak bedeli üzerinden devamına, hükmolunan bedel üzerinden takdiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı-birleşen davada davalı .... vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı-birleşen davada davacı ...'nin acenteler arasında ayrımcılık yaptığı iddiasının kanıtlanamamış olmasına, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesindeki yetki şartı uyarınca birleşen davadaki yetki itirazının yerinde olmamasına göre davacı-birleşen davada davalı .... vekilinin asıl ve birleşen dava ile ilgili olarak aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Asıl dava acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshi nedeniyle portföy tazminatı, davalı sigorta şirketinin acenteler arasında ayrımcılık yaptığı, davacıya ikramiye bonusu ödemediği iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir. Birleşen dava ise bireysel emeklilik sigortası komisyon hesabı ve hayat sigortası komisyon hesabından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Asıl davada davacı .... vekili, taraflar arasındaki 11.07.2008 tarihli 3 yıl süreli acentelik sözleşmesinin süre sonunda müvekkilince 28.02.2012 tarihli ihtarla feshedildiğini, davalı sigorta şirketince keşide edilen 15.03.2012 tarihli cevabı ihtar ile sözleşme hükümleri uyarınca fesih ihbar sürelerine uyulmaması sebebiyle sözleşmenin fesih ihtarını takip eden 3 ay boyunca ayakta olduğunun bildirildiğini, buna rağmen bu 3 aylık sürede müvekkilinin ekranlarının davalı sigorta şirketi tarafından kapatıldığını, müvekkiline ait müşterilerle ilgili bilgi verilmediğini, geri dönüşüm komisyonlarının ödenmediğini, müvekkilinin acentelik yapmasının fiilen engellendiğini, müvekkilince keşide edilen 08.06.2012 tarihli fesihname ile sözleşmenin haklı nedenle derhal feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili de cevabında, davacı acentenin sözleşmede öngörülen fesih ihbar sürelerine uymaması nedeniyle müvekkilince davacıya gönderilen 15.03.2012 tarihli ihtarla sözleşmenin 01.06.2012 tarihinde sona ereceğinin bildirdiğini beyan ettiğine göre artık bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin ilk fesih ihtarından sonra 3 ay daha ayakta kaldığının kabulü gerekir. Asıl davada davacı acente vekili 08.06.2012 tarihli fesih ihtarında davalı sigorta şirketinin 15.03.2012 tarihli ihtarı ile sözleşmenin 3 daha ayakta olduğunu bildirmesine rağmen bu ihtardan sonra müvekkilinin acente ekranlarının kapatıldığını, ekralarının açılması yönündeki yazılı taleplerinin karşılanmadığını, müvekkilinin müşterileri ile ilgili bilgilerin verilmediğini, müvekkilinin acentelik yapmasının fiilen engellendiğini bildirerek acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddia ettiğine göre mahkemece, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 2.ihtara kadar ayakta tutulduğu kabul edilerek sözleşmenin ikinci fesih ihtarında dayanılan sebeplerle haklı olarak feshedilip feshedilmediği konusunda olumlu olumsuz bir değerlendirme ve bu yönde bir araştırma yapılmadan dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 122. maddesinde düzenlenen portföy tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl davada talep edilen portöy tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl kararın bu nedenle davacı ...yararına bozulması gerekmiştir. 3-Birleşen dava, 31.01.2013 tarihinde açılmış ve 26.12.2013 tarihli celsede asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Asıl davada 02.12.2013 tarihli celse dosyanın bilirkişiye tevdi ile asıl dava ile ilgili olarak rapor alınması yönünde ara karar oluşturulmuştur. Bu ara kararın alındığı tarihte sigorta şirketinin açtığı itirazın iptali davasının henüz işbu dosya ile birleştirilmesine karar verilmemiştir. Ancak dosya bilirkişiye verilirken birleşen dosya asıl dosyanın arasına konulmuştur. Bilirkişiler sadece asıl dava ile ilgili rapor tanzimi konusunda görevlendirildiği halde dayanaklarını da açıklamadan sadece sigorta şirketin kayıtlarına göre ...'nin ...'nden 17.834,32 TL alacaklı olduğunu bildirmişlerdir. Birleşen dosyada asıl dava ile birleştirilmeden önce alınan 04.12.2013 tarihli raporda ise ...'nin ...'nden takip konusu meblağ kadar alacaklı olduğunun kanıtlayamadığı görüşü bildirilmiştir. Davacı-birleşen davada davalı .... vekili asıl davada alınan ve sadece davalı ...'nin defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesi hazırlanan rapordaki tespitlere, asıl ve birleşen davadaki raporlar arasındaki çelişkiye işaret ederek itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, asıl ve birleşen dosyada alınan raporlar arasındaki çelişkileri giderecek, davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin raporlara karşı ileri sürdüğü ciddi itirazları karşılayacak denetime elverişli yeni bir rapor alınmadan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak asıl ve birleşen dava yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı-birleşen davada davalı .... yararına bozulması gerekmiştir.4-Bozma sebep ve şekline göre, davacı-birleşen davada davalı .... vekilinin birleşen davada hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin asıl ve birleşen dava ile ilgili sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı-birleşen davada davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleşen davalarda verilen kararların .... yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı-birleşen davada davalı .... vekilinin birleşen davada hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.