Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12214 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5119 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 47. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/11/2012NUMARASI : 2009/583-2012/199Taraflar arasında görülen davada İstanbul 47. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/11/2012 tarih ve 2009/583-2012/199 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/06/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. S.. Z.. Ş.. G.. ile davalı vekili Av. S.. S.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı Bankanın Çekmeköy Şubesi'ne ait olan ve müvekkiline ciro yoluyla geçen 22.04.2008 tarihli 35.000 TL. bedelli keşidecisi A.. İnşaat Ltd. Şti. olan çekin karşılıksız çıktığını, girişilen icra takibinden de bir sonuç alınamadığını, çek keşidecisi şirketin iflasına karar verildiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde yaptıkları araştırmada şirket ortaklarının gerçekte var olup olmadıklarının dahi anlaşılamadığını, haciz için borçlu şirket adresi olarak bildirilen yere gidildiğinde, bu yerde hiç kimsenin ikamet etmediğinin ve yeni bir bina olduğunun anlaşıldığını, davalı bankanın çek defteri verilmesi sırasında gerekli özeni göstermemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 3167 sayılı Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca, 35.000 TL ile şimdilik 1.000 TL’lik masrafın çek keşide tarihinden itibaren en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, somut uyuşmazlıkta davalı Bankanın mevduat hesabı açarken ve çek karnesi verirken gerekli tüm belgeleri aldığı ve Merkez Bankası nezdinde gerekli soruşturmanın yapıldığı, çeki ciro yoluyla alan davacı şirketin de özen göstermesi ve araştırma yapması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava bankacılık işlemlerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelemesinden, dava konusu çekin keşidecisi A.. İnşaat Ltd. Şti'nin kurucusu ve 10 yıl boyunca münferit yetkili temsilcisinin M.. D.. olduğu, ancak gerçek M.. D..'in Kadıköy 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/1603 E. sayılı dava dosyasında alınan 08.06.2011 tarihli ifadesinde, 2004 yılında kimliğini kaybettiğini, nüfus cüzdanını ele geçiren kişilerin sahte matbaa basımıyla bir kopyasını yapıp fotoğrafını değiştirdiklerini, bu kimlikle şirket kurup 3 bankadan çek defteri aldıklarını, sanıkların yakalanıp Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada yargılanmalarına devam edildiğini, kendisi aleyhine de bu nedenle açılan davalardan 34 adedinden beraat ettiğini bildirdiği, yine çek keşidecisi A.. İnşaat Ltd. Şti. aleyhine girişilen Kadıköy 6. İcra Müdürlüğü'nün 2008/7324 E. sayılı takip dosyasında yapılan 17.05.2008 tarihli haciz tutanağından, anılan şirketin adresi olarak bildirilen binanın yeni ve henüz boş olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla her ne kadar davacının ciro yoluyla hamili olduğu çek keşidecisinin ödeme gücünü, likiditesini ve ticari itibarını araştırmaması kendi kusuru ise de davalının da çek karnesi verdiği şirket hakkında istihbarat çalışması yapıp şirketin gerçekte var olup olmadığını araştırmaması ve sahte nüfus cüzdanı ile kendisine başvuran şirket temsilcisine çek karnesi vermiş olması halinde kusurlu sayılması gerektiği açıktır. Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar da dikkate alınarak, gerekirse Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın sonucunun beklenmesi ve o davada tespit edilen maddi olgularla birlikte yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.