Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12209 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5400 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 20/11/2012NUMARASI : 2007/322-2012/534Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/11/2012 tarih ve 2007/322-2012/534 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/06/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. Bedri Varoğlu dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 10/04/2007 tarihinde yapılan olağan genel kuruluna usulüne uygun çağrının yapılmadığını, bunun müvekkilinin şirketteki hak ve menfaatlerini bertaraf etmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin bu genel kuruldan ihracına yönelik ihtarnameye eklenen genel kurul kararı ile haberdar olduğunu, müvekkilinin haklarının kullanılmasına engel olunduğunu ileri sürerek yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olan 10/04/2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının şirket ortaklığından çıkarıldığını ve hissedar sıfatının mevcut olmadığını, bu nedenle sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, genel kurulun usulüne uygun olarak yapılan çağrı üzerine toplandığını, davalıya tebligatın bildirdiği adrese yapıldığını, kaldı ki ortağın toplantıya çağrılmamış olması halinde dahi sadece bu nedenle dava açılamayacağını, sermaye ödeme borcunun davacı tarafından yerine getirilmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/643 Esas sayılı dava dosyasında davalı şirket tarafından davacının şirket ortaklığından çıkartılmasına yönelik alınan yönetim kurulu kararının iptali amacı ile dava açıldığı, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12/07/2011 gün 2009/13842-2011/8718 sayılı kararı ile …davacının ihracına yönelik kararın geçersiz olduğu… gerekçesiyle bozulduğundan bozma ilamının içeriği dikkate alınarak eldeki dava için işbu davanın sonucunun beklenmesine gerek kalmadığı, gündemin 4. maddesi ile alınan ve taahhüt edilen sermayenin 31/05/2007 tarihine kadar ödenmesi yolundaki kararın, taahhüt edilen sermayenin öncelikle 2005 ve 2006 yıllı kârından karşılanması mümkün olmasına ve hem kararda hem de yönetim kurulu raporunda 2006 mali tablolarında kar gözüktüğü, öz kaynakların artış gösterdiği belirtilmesine rağmen apel kararının alındığı, yani iç kaynaklardan sermaye taahhüdünün karşılanması mümkün iken davacıyı devre dışı bırakarak bu kararın alındığı, gündemin 7. maddesi ile alınan ve yönetim ve denetim kurullarına belirtildiği şekilde ücret ödenmesine yönelik kararın ise önceden yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına seçilen ve görev süresi 2008'de dolacak olan davacının gıyabında yapılan genel kurulda görevden alınarak kar dağıtımının ertelendiği de düşünüldüğünde davacıyı dışarıda bırakan dolaylı bir kar paylaşımı olduğu, bu nedenle azınlık hakkının ihlali olarak görülmekle objektif iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 10/04/2007 tarihli genel kurul toplantısında 4. ve 7. maddeleri ile alınan kararların iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı şirketin 10.04.2001 tarihli genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, gündemin 4. maddesi ile alınan ve taahhüt edilen sermayenin 31/05/2007 tarihine kadar ödenmesi yolundaki kararın, taahhüt edilen sermayenin öncelikle 2005 ve 2006 yıllı karından karşılanması mümkün olmasına ve hem kararda hem de yönetim kurulu raporunda 2006 mali tablolarında kar gözüktüğü, öz kaynakların artış gösterdiği belirtilmesine rağmen apel kararının alınmasının, ve yine gündemin 7. maddesi ile alınan yönetim ve denetçiye belirtildiği şekilde ücret ödenmesine yönelik kararın ise önceden yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına seçilen ve görev süresi 2008'de dolacak olan davacının gıyabında yapılan genel kurulda görevden alınarak kar dağıtımının ertelendiği de düşünüldüğünde davacıyı dışarıda bırakan dolaylı bir kar paylaşımı olduğu, bu nedenle azınlık hakkının ihlali olarak görülmekle objektif iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 10/04/2007 tarihli genel kurul toplantısında 4. ve 7. maddeleri ile alınan kararların iptaline karar verilmiştir. Oysa, 10.04.2001 tarihli genel kurulun 4. maddesinde aynı zamanda 2005-2006 yılına ait karın dağıtılmasına karar verildiğine ve davacının da kar payını hissesi oranında alacağına ve apel çağrısı ana sözleşmede belirtilen süreden sonraki bir tarih olduğuna ve yine TTK'nın 333. maddesi uyarınca anasözleşmede aksine hüküm yoksa yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adında ücret verileceğinin yasada düzenlenmiş bulunmasına, davacı tarafından genel kurulda belirlenen huzur hakkının fahiş olduğu da ileri sürülmemiş olmasına göre, mahkemece dava konusu genel kurulda alınan 4. ve 7. gündem maddelerinin ne şekilde objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu açıklanan hususlar değerlendirilmeden yazılı şekilde iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.