MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 03/12/2012NUMARASI : 2011/78-2012/283Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2012 tarih ve 2011/78-2012/283 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24.06.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. G.. T.. ile davalı vekili Av. M.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili banka ile devren birleşen İ.. Bankası T.A.Ş müşterisi olduğunu, 20.02.2001 ile 14.03.2001 tarihleri arasında O/N işlemleri yaptırdığını ve fahiş oranlarda faiz geliri aldığını, İktisat Bankasına el konulduktan sonra İMKB ortalaması ile müşterilere verilen faizler arasındaki fahiş farkların ödenmediğini, davacı hesabındaki faiz uygulaması yönünden yapılan hesaplamaya göre aradaki farkın 2.116.272,36 TL olmasına rağmen davalının hesabında bulunan bakiye 164.341,09 TL'nin kesilebildiğini, kalan 1.951.931,26 TL'nin davalıya ödenmiş olması nedeniyle kesilemediğini, davalıdan kesilmiş olan 164.341,09 TL için davalı tarafından Şişli 3.İcra Müdürlüğü'nün 2001/14214 sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, takibe itiraz etmeleri üzerine İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2001/1605 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali davasının ve buna karşılık açtıkları menfi tespit davasının görüldüğünü, yapılan yargılama sonucunda M.. K.. tarafından açılan asıl davanın reddedildiğini, karşı davanın ise kısmen kabulü ile 164.341,09 TL borçlu olmadığının tespitine, 1.951.931,26 TL tutarındaki istirdat isteminin ise süresinde olmadığından reddine, menfi tespit davasının da davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddi gerektiği belirtilerek bozulduğunu, mahkemece bozma kararı yönünde karar verildiğini, davalıya verilmiş bulunan fahiş orandaki faiz nedeniyle müvekkili bankanın halen devam eden 1.951.931,26 TL'nı geri alım hakkı bulunduğunu ileri sürerek banka alacağının 16.03.2001 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ve diğer yasal ferileri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle davanın hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçmesi nedeniyle reddi gerektiğini, bankanın ödediği faiz bakımından gabin iddiasının kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki gabin iddiasına dayalı davanın akdin kurulması tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerektiğini, BK.nın 66.maddesinde öngörülen sebepsiz zenginleşme durumundan da söz edilemeyeceğini, kaldı ki sebepsiz zenginleşmeye dayalı zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğunu, ifa edilen faiz tutarı bakımından huzurdaki davanın reddi gerektiğini, ifa edilen kısmın geri istenmesinin MK.nın 2.maddesine de aykırı olduğunu, zira bankanın bu talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıdığını, aynı tarihlerde başka bankalarında yüksek faiz verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre İMKB ortalamalarına göre fazladan ödenen kısmın 2.116.272,36 TL olduğu, bundan daha önce kesin hükme bağlanan l64.341,09 TL düşüldüğünde davacı bankanın 1.951.931,27 TL'nin iadesini talep edebileceği, davalıya ödenmiş bulunan fazla miktardaki faiz tutarının sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, sebepsiz zenginleşmenin başladığı l6.03.2001 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 1.951.931,26 TL'nin 16.03.2001 tarihinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, davacı banka ile devren birleşen İ.. Bankası T.A.Ş Şubesindeki davalı hesabından 14.03.2001- 20.02.2001 tarihleri arasındaki gecelik faiz işlemleri nedeniyle banka yönünden gabin teşkil edecek şekilde ve Borçlar Kanununun 20.maddesine aykırı olarak fazla ödendiği öne sürülen faiz tutarının istirdadı istemine ilişkindir. Davalı savunmasında, gabin iddiasına dayalı davanın , akdin kurulması tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerektiğini, bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, bankanın ödenen kısım ile ilgili olarak sözleşmeye uyum ve bağlılık iradesini açıkça ortaya koymuş olduğunu, bu iradenin açıklanmasından sonra huzurdaki davanın dinlenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın öncelikle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 141.maddesi gereğince, Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu davalının zamanaşımına ilişkin itirazının reddine karar verilerek işin esası hakkında karar verilmiştir. 5411 sayılı Kanun’un 132. maddesine göre Fon tarafından devralınmış alacaklar Fon alacağı haline gelir. 5411 sayılı Kanun’un 141. maddesinde bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olacağı düzenlenmiş olup, aynı kanunun geçici 16.maddesinde ise “Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir” hükmü mevcuttur. Buna göre dava konusu alacak 5411 sayılı kanunun 132.maddesi uyarınca fona devredilmediğinden fon alacağı olarak nitelendirilemez ve dolayısıyla da aynı yasanın 141.maddesi hükmü uyarınca 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması da mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece tarafların iddia ve savunmaları buna göre değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.