Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12046 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9462 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : PINARBAŞI(KAYSERİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/09/2010NUMARASI : 2004/257-2010/181Taraflar arasında görülen davada P.. (Kayseri) Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/09/2010 tarih ve 2004/257-2010/181 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili İle davalı sigorta şirketi vekili, davalı G.. G.. ve katılma yoluyla davalı N.. E.. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.06.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. M.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların işleten, malik, sürücünün mirasçıları ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araçta müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını, bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, tedavi gideri geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle ıslah ile artırılmış olarak 11.247,69 TL maddi ve 2.500,00 TL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkilinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı A.. T.., davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın kaza yapması sonucu davacının yaralandığı, bu nedenle tedavi masrafı yaptığı ve aynı zamanda tedavi süresince çalışamadığı gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin kabulü ile 11.247,69 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekili, davalı G.. G.. ve katılma yolu ile davalı N.. E.. vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı sigorta şirketinin kaza yapan aracın aynı zamanda zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olmasına göre davalı Gülsüm’ün tüm, davalı sigorta şirketi vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, yolcu taşıma sözleşmesine dayalı olarak meydana gelen kaza sonucu yaralanan davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün iki nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda etraflıca açıklandığı üzere, manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarar uğrayan kişinin manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminatın kapsamının takdir hakkı, kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise, zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda, içinde bulunduğu otobüsün kaza yapması sonucu davacının yaralanmış olduğu sabit olup, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacı yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, maddi tazminatın miktarına göre manevi tazminat talebinin zenginleşme aracı olacağı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.3- Davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 2918 sayılı KTK.nın 92/f, ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3.e maddesi uyarınca, manevi zararlar bu tür sigortaların teminatı dışında tutulmuş olup, davacı tarafından talep edilen manevi tazminatın tüm davalılardan tahsili talep edilmiş olmasına ve mahkemece manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş olmasına rağmen, kendisini vekil ile temsil eden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı sigorta şirketi yararına bozulması gerekmiştir.4- Davalı Naif vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi hükmü gereğince “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Somut olayda, davacının içinde bulunduğu aracın işleteni davalı L.. D.. Seyahat Ltd. Şti. olup, mümeyyiz davalı adı geçen bu şirketin ortaklarından birisidir. Bu durumda, aracın işleteninin adı geçen davalı şirket olması karşısında, şirket ortağı olan davalı Naif’in kazanın meydana gelmesinde ayrıca bir kusurunun varlığı iddia ve ispat edilemediğine göre, iş bu davada mümeyyiz davalıya husumet düşmez. Bu itibarla, mahkemece davalı Naif hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.5- Bozma sebep ve şekline göre davalı Naif vekilinin vekalet ücretine ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Gülsüm’ün bütün, davalı sigorta şirketleri vekillerinin ise diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenleler davacı vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Naif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçenler yararına BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Naif vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.