Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11970 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4444 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ...Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/03/2014 gün ve 2013/61-2014/49 sayılı kararı bozan Daire’nin 29/12/2014 gün ve 2014/10482-2014/20453 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin sigortalısı olan ...'nin ...'dan satın aldığı üç kap içinde 3286 kg çelik borunun 16/02/2012 tarihinde davalıya teslim edildiğini ve 17/02/2012 tarihinde yola çıkıldığını, taşıma esnasında çelik boru emtiasının hasara uğradığını bu durumun 27/02/2012 tarihinde davalının ...'deki antreposundan boşaltılırken anlaşıldığını ve 28/02/2012 tarihli tutanak düzenlenerek CMR belgesi üzerine yazıldığını, ekspertiz incelemesi neticesi tespit edilen 11.680,51 Euro tazminatın sigortalıya ödenip, yasa gereği haklarına halef olunduğunu, bu nedenle 27.639,59 TL‘nin ödeme tarihi olan 17/10/2012 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davanın kısmen kabulüne, 22.052,80 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 17/10/2012 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi uyarınca ticari temerrüt faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce davacı yararına bozulmuştur.Davalı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve HUMK.nun 440 ncı maddesinde sayılan hallerden hiç birisini ihtiva etmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.2-Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, gönderenin %20, taşıyanın %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar Dairemizce davacı yararına bozulmuş ise de mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda “...taşıma konusu eşyanın toplam 101 paket olduğu, 54 paketin ..., 47 paketin ...'ne gönderildiği ve ...'ne gönderilen 3 paketten oluşan 5 adet çelik boruda hasar oluştuğu, diğer emtialarda hasar meydana gelmediği, taşınan emtianın çelik boru olması nedeniyle bu tarz eşyaların ambalajlanarak taşınması gereken eşyalardan olmadığı, emtiaların dış yüzeylerinde de herhangi bir hasar bulunmadığı, hasarın çelik boruların uçlarındaki iç yüzeyde oluştuğu bunun da her iki eksper raporunda da belirtildiği gibi forklif çatallarından oluştuğunun kuvvetle muhtemel olduğu, bu nedenle boru içindeki çiziklere ambalaj eksikliği nedeninin gösterilmesinin mümkün olmadığı ancak emtianın forkliftle taşınmasını kolaylaştıracak şekilde palet ve benzeri yükseklik sağlanarak taşınması durumunda bu tarz hasarın meydana gelmeyebileceği, yükün uluslararası taşıma kurallarına uygun olarak taşıyıcıya verilmediği, bu durumda gönderenin yükü uluslararası taşıma kurullarına uygun taşıma ekipmanı ile taşımaya vermemesinden dolayı %20 oranında, davalı taşıyanın da %80 oranında kusurlu...” olduğu bildirilmiştir. Bu durum karşısında, alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapordaki tespitlere itibar edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, davacı vekilinin kusurun tamamının davalı taşıyanda bulunduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerektiğinden davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, dava konusu uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Anılan sözleşmenin 27/1 nci bent hükmünde, hak sahibinin ödeme talebinin yazılı olarak taşıyıcıya gönderildiği tarihten, böyle bir talepte bulunulmamış ise dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedileceği öngörülmüş olup; davacı sigorta şirketi tarafından davalıya hitaben gönderilen 02.11.2012 tarihli ihtarda “11.680,51 Euro'nun işbu ihtarın alındığı tarihten itibaren 10 gün içinde ödenmesi aksi taktirde dava açılacağı” ihtar edilmiştir. Mahkemece, anılan CMR hükmü ve davacının davalıya gönderiği ihtarın tebliğ tarihi ile ihtarda verdiği atıfet mehli nazara alınmadan istem gibi ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Bu durum karşısında, davacı vekilinin kusurun tamamının davalı taşıyanda bulunduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekirken, karar yazılı gerekçe ile bozulmuş olduğundan, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 29.12.2014 tarih, 2014/10482 Esas-2014/20453 Karar sayılı bozma ilamının 2 nolu bendinin kaldırılarak, yerine 2 nolu bent olarak yukarıda faiz başlangıcı ile ilgili gerekçe yazılmak suretiyle kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer karar düzeltme istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 29.12.2014 tarih, 2014/10482 Esas-2014/20453 Karar sayılı bozma kararının 2 nolu bendinin kaldırılarak, 2 nolu bozma bendi olarak yukarıda faiz başlangıcı ile ilgili gerekçe yazılmak suretiyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.