MAHKEMESİ : ANKARA 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 23/05/2013NUMARASI : 2011/348-2013/143Taraflar arasında görülen davada Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/05/2013 tarih ve 2011/348-2013/143 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı-davalı vekili; davalının müvekkiliyle imzaladığı taşıma sözleşmesi uyarınca kendisine ait araçlarla Ankara bölgesinde plasiyer olarak müvekkilinin ürünlerini pazarladığını, haklı neden olmaksızın 30.11.2008 tarihinde sözleşmeyi feshedip müvekkiliyle çalışmayı bırakarak müvekkil firmanın rakibi olan başka bir firmayla çalışmaya başladığını, davalının bu eylemleri nedeniyle müvekilinin gelir kaybına uğraması yanında müşteri pörtföyünün rakip firmaya geçmesine sebep olunduğunu, taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesi ve bunun ek protokolü uyarınca davalının; her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin sona ermesini izleyen bir yıl içinde Banvit ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı mamulleri üreten firmada ücretli, bayii veya herhangi bir başka sıfatla çalışmayacağını veya yönetiminde görev almayacağını, araçlarını bu tür firmalara satmayacağını veya kiralamayacağını, aksi halde son bir yıllık hakedişi kadar cezai şart ödemeyi ve haksız fesih halinde ise 5.000,00 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini ileri sürerek haksız fesih nedeniyle temerrüt tarihi olan 04.12.2008 tarihinden itibaren 5.000,00 USD'nin devlet bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduata ödediği en yüksek faiziyle tahsiline, rekabet yasağının ihlali nedeniyle son bir yıllık hakedişi tutarındaki cezai şarttan kaynaklı olarak 5.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.03.2012 tarihli dilekçesiyle haksız rekabetten kaynaklı alacak istemini toplamda 160.515,25 TL'ye ıslah etmiş, birleşen davaya ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca müvekkilinin mahsup ve hapis hakkının bulunduğunu savunarak birleşen davanın reddini istemiştir.Davalı-davacı vekili; müvekkilinin yapmış olduğu iş nedeniyle düzenlediği faturalardan kaynaklı 12.894,23 TL alacağının bulunduğunu, bu alacak nedeniyle davalı aleyhine icra takibine başladığını, davalının takibe haksız itirazı nedeniyle takibin duruduğunu ileri sürerek davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğü'nün 2009/2932 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaliyle takibin devamına, 12.894,23 TL asıl alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davaya ilişkin savunmalarında taraflar arasındaki sözleşmenin bir yıllık olarak akdedildiğini sözleşmede belirlenen sürenin sona erdiğini, sözleşmede imzası bulunan davalı şirket müdürünün imza yetkisinin bulunmadığını, sözleşmelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını savunarak asıl davanı reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde taraflar arasında akdedilen 14.12.2006 tarihli taşıma sözleşmesi ve ek protokollerindeki imzaların davalı-davacıya ait olduğunun anlaşıldığı, sözleşme hükümleri uyarınca sözleşmeyi yenileme hakkının iş sahibine ait olduğu, iş sahibinin süresi sona eren sözleşmeyi feshetmediği, tarafların süre sonunda çalışmaya devam ettikleri göz önüne alındığında sözleşme ve ek protokol hükümlerinin aynı koşullarda yenilendiğinin kabulünün gerektiği, davalı-davacının haklı neden olmaksızın şözleşmeyi feshetmesi nedeniyle talep edilen 5.000,00 USD'yi ödemekle yükümlü olduğu, davalı-davacının sözleşmeyi feshi sonrasında davacı-davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmada 01.12.2008 tarihi itibariyle çalışmaya başladığı, bu suretle protokolde belirlenen rekabete aykırı davaranışlarda bulunduğu, TTK'nın 58. maddesi uyarınca davacı-davalının rekabet yasağına aykırı eylemleri nedeniyle uğradığı zararı ispat edememesi nedeniyle haksız rekabete dair talebinin yerinde olmadığı, birleşen davada davalı-davacının 6 adet faturaya istinaden alacak talebinde bulunduğu, incelenen defter ve belgelerden faturaya konu alacağın davalı davacıya ödenmediğinin anlaşıldığı, davacı-davalının sözleşme hükümleri uyarınca takas ve mahsup talebinde bulunduğu, yapılan hesaplamalar uyarınca 2.762,57 TL bakiye alacağın kaldığının tespit edildiği, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle asıl dava yönünden 5.000,00 USD'nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar devlet bankalarının USD cinsinden bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalı-davacıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, birleşen dava yönünden davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğü'nün 2009/2932 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 2.762,57 TL'lik kısım yönünden iptaline bu kısım yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar reeskont faizi işletilmesine fazlaya ve icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve taraflar arasındaki sözleşmenin haksız rekabet nedeniyle cezai sart ödenmesini düzenleyen hükümlerinin BK'nın 19, 20, 161 ve 349. maddeleri uyarınca davalı-davacının ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek nitelikte zaman, yer ve işin nevi noktasında duruma göre uygun bir sınır dahilinde düzenlenmemesi nedeniyle geçerli olamayacağının anlaşılmasına göre, davacı-davalının tüm, davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı-davalı, fesih sonrasında davalı-davacının haksız rekabet yasağını sözleşmeye aykırı olarak ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davasını 30.03.2012 tarihli dilekçesiyle ıslah edip buna ilişkin ıslah harcını da yatırmıştır. Mahkemece bu istek yönünden davanının reddine karar verildiği halde ıslah edilen miktar gözetilerek reddedilen talep nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davalı-davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-davalı vekilinin tüm, davalı-davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı-davacı yararına BOZULMASINA, temyiz harcı asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıya iadesine, 23/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.