MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 07/02/2013NUMARASI : 2009/559-2013/55Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 07/02/2013 tarih ve 2009/559-2013/55 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, 15.10.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile davalılardan M.. T..'a 2.500,00 TL tutarında kredi kullandırıldığını, diğer davalı B.. K..'nın da kredi sözleşmesini müşterek borçlu/ müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ancak kredinin ödenmediğini ileri sürerek 3.787,14 TL asıl alacak, 61.399,36 TL işlemiş faiz, 3.066,97 TL BSMV olmak üzere toplam 68.193,47 TL alacağın BSMV ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı B.. K.. vekili, davacı Banka personelinin bankaya dahi uğramayan davalı Mete adına usulsüz kredi kullandırdığını, bu hususun kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğunu, asıl borç ilişkisi kurulmadığından kefillerin de bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı M.. T.. vekili, banka çalışanlarınca usulsüzlük yap??larak müvekkiline kredi kullandırılmış gösterildiğini, banka yöneticilerinin borcun ödendiğine dair ibraname verdiğini, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesince banka çalışanlarının zimmet suçunu işlediklerinin sabit görüldüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, grafolog raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kredi sözleşmesi ve ödemeye ilişkin dekont asıllarındaki imzaların davalı M.. T..'ın eli ürünü olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, kredili mevduat hesap sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/e maddesinde tüketicinin, "mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi", 3 (h) bendinde tüketici işleminin "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi" ifade edeceği, aynı yasanın ikinci maddesinde ise bu kanunun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal veya hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredili mevduat hesap sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 6762 sayılı TTK'nın 4/6. maddesi uyarınca, bankalar ve ödünç para verme işleri kanunlarında tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava sayılacağından, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir husus yoktur. Ayrıca, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese de yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu itibarla, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp karara bağlanması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.