Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11855 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4875 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/07/2014 tarih ve 2013/45-2014/442 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili çalışanının 05/09/2011 tarihinde iş kazası geçirdiğini, ... tarafından meydana gelen iş kazası nedeniyle malul kalan sigortalısına ödediği peşin değerli gelir, geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderlerini müvekkiline dava yoluyla rücu ettiğini, açılan davada verilen kararın temyiz incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, mahkeme ilamında hükme bağlanan tazminatın tahsili için aleyhlerine icra takibi başlatıldığını ve müvekkilinin tazminat ve fer'ilerinden oluşan toplam 10.903,15 TL'yi icra dosyasına ödediğini, müvekkilinin 2001 yılında muhtelif risklerine karşı birçok konuda sigorta yaptırmak için ihale yaptığını ve ihale sonucunda davalı sigorta şirketi ile hizmet alım sözleşmesi imzaladığını, işbu sözleşme uyarınca düzenlenen işveren sorumluluk sigorta poliçesine istinaden davalıya müracaat edilerek icra dosyasına ödenen paranın talep edilmesine rağmen davalı tarafça ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak, davalının takibe kısmi itirazda bulunarak kabul edilen kısmı fer'ileri ile birlikte icra dosyasına ödediğini oysa, davalının ödenen bedelinin tamamından davalı ile imzalanan sözleşme, şartname ve sigorta poliçesi gereği sorumlu olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalının %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ödemesinin dayanağı olan davanın ihbar edilmemesi nedeniyle asıl alacak dışındaki ödemelerin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğunun mahkemece hükmolunan 2.460.74 TL tazminat miktarı ile bu miktara 21/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek faiz tutarında olduğunu zira, davacı kurumun ödemeye ilişkin ilk başvurusunun 01/03/2012 tarihinde tebellüğ edildiğini, ödeme için de 20 günlük süre verildiğini, müvekkilince sorumlu olunan 2.910,00 TL'nin icra dosyasına yatırılarak takibe kısmi itirazda bulunulduğunu, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, davacının kendi yükümlülüğünü yasal faiz ödeyerek yerine getirdiğinden ve dava konusu talep de haksız fiilden kaynaklandığından müvekkilinden avans faizi talebinin de yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar sigorta genel şartlarında derhal ihbar yükümlülüğü getirilmiş ise de, poliçeye eklenen sigorta sözleşmesi başlıklı metnin 9. maddesinde, her türlü hasar ödemeleri esnasında, tazminat ile ilgili sigortalı tarafından verilen faturaların KDV dahil olmak üzere herhangi bir kesinti yapılmaksızın sigortacı tarafından sigortalıya ödeneceği hükmü genel şartlara rağmen düzenlenmiş olmakla, davalının ihbarın yapılmaması nedeniyle sorumluluklarının sınırlı olduğu yönündeki savunmasının haklı görülmediği, davalı tarafça, icra takibinde itiraz edilmeksizin ödenen toplam 2.910,00 TL'nin, 2.460,74 TL'sinin asıl alacak, 26,29 TL'sinin faiz, 298,44 TL'sinin icra vekalet ücreti, 98,49 TL'sinin icra tahsil harcı ve 26,04 TL'sinin icra masrafı olduğu beyan ve kabul edilmekle, 2.460,74 TL'nin icra takibine konu 10.903,15 TL asıl alacaktan mahsup edildiğinde, talep edilebilecek asıl alacak miktarının 8.442,41 TL, 26,29 TL faiz ödemesi talep edilen 58,63 TL'den mahsup edildiğinde istenebilecek faiz miktarının 32,34 TL olduğu ve alacağın likit ve hesaplanabilir özelliği gözetilerek icra inkar tazminatına da hükmedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının 8.442,41 TL asıl alacak ve 32,34 TL işlemiş faiz toplamı 8.474,75 TL'ne yönelik itirazının iptali ile, 8.474,75 TL'ne 03/04/2012 takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına ve 8.474,75 TL'nin %20'si olan 1.694,75 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava, işveren sorumluluk sigorta poliçesine dayalı rücu alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, her ne kadar sigorta genel şartlarında derhal ihbar yükümlülüğü getirilmiş ise de, poliçeye ekli “Sigorta Sözleşmesi” başlıklı metnin 9. maddesinde “ Her türlü hasar ödemeleri esnasında tazminatla ilgili sigortalı tarafından verilen faturalar KDV dahil olmak üzere herhangi bir kesinti yapılmaksızın sigortacı tarafından sigortalıya ödenecektir. Vukuu hasarlarla ilgili mahsuplar ödeme yerine geçecektir.” şeklindeki hükmün genel şartlara rağmen düzenlenmiş olmakla, davalının ihbarın yapılmaması nedeniyle sorumluluklarının sınırlı olduğu yönündeki savunmasının haklı görülmediği ve talep edilen tazminattan davalının sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, anılan sözleşme hükmü sigortalının hasar ödemesi taleplerine, bizatihi hasarın kendisine yönelik ödemelere ilişkin olup, 3. kişilere yapılan ödemelere ilişkin olmadığından İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın Zarar Vukuunda Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri başlıklı 8. maddesinin (e) bendindeki ''İş kazasından dolayı, sigorta ettiren dava yolu ile veya sair suretle bir tazminat talebi karşısında kalır veya aleyhine cezai takibata geçilirse, keyfiyetten sigortacıyı derhal haberdar etmek ve tazminat talebine ve cezai takibata müteallik olarak almış olduğu ihbarname, davetiye gibi bilcümle tebliğnameleri derhal sigortacıya tevdi etmek'' şeklindeki hükmü ortadan kaldırmayacağından anılan husus nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin yargılama giderlerine ve davalı vekilinin de icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.