Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11821 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16771 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/06/2014 tarih ve 2012/268-2014/124 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10/11/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin 30.09.1998 tarihinde davalı bankada vadeli döviz hesabı açtırdığını, bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra murisin vefat ettiğini, davalı banka tarafından hesap sahibinin mirasçıları olan müvekkillerinin hesaptan haberdar edilmedikleri gibi ölü hesap sahibi adına çıkarılan ve bila tebliğ dönen tebligatlara dayalı olarak hesaptaki paranın zamanaşımı nedeniyle TMSF'ye devredildiğini, yapılan devir işleminin mevzuata uygun olmadığını ileri sürerek, 22.837,88 USD'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin mevzuat hükümlerine uygun olarak fona devir işlemini gerçekleştirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların murisi olan hesap sahibine yasa ve ilgili yönetmelik uyarınca iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapıldığı, ulusal gazetelerde ve davalı bankanın internet sitesinde gerekli ilanların yapıldığı, davalının fona devir işleminin usulüne uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, 5411 Sayılı Bankacılık Yasası'nın 62. maddesi uyarınca hesapta bulunan mevduatın zamanaşımı nedeniyle fona devredilmesi nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesi “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması halinde, yapılacak ilanı müteakiben Fona gelir kaydedilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Kurulca belirlenir” şeklinde, Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8'inci maddesi de "Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 50 Türk Lirası ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır." şeklinde düzenlenmiştir. Bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan ve tebligatların yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemizin uygulamaları da bu yöndedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.10.2004 tarih ve 2004/820 Esas 2004/9907 Karar sayılı ilamı, 11.01.2010 tarih ve 2008/8695 Esas 2010/154 Karar sayılı ilamı)Dosya içeriğinden, davacıların murisine gönderilen ihtarın bila tebliğ dönmesinden sonra Bankaca tebligatın yapılabilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmadığı, davacıların murisinin Mernis yerleşim yeri adresinin araştırılmadığı, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatın yapılmasına çalışılmadığı ve bu nedenle de hesap sahibinin ölü olduğunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı Bankanın tebligat koşulunu sağlamadığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara ödenmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.