MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/11/2013 tarih ve 2011/158-2013/607 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar tarafından ayrı ayrı istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03/02/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalılardan ... vekili Av. ... ile diğer davalı ... vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin eski müdürleri olan davalıların görev yaptıkları süre içinde usulsüz olarak gerçek bir borç ilişkisine dayanmaksızın müvekkili şirket adına dava dışı ... lehine 180.000,00 TL bedelli bono imzalanarak bu kişiye verildiğini, bu bonoya dayalı olarak müvekkili şirket hakkında takip başlatıldığını, açılan menfi tesbit davasının da reddedildiğini, bu borcun şirket kayıtlarına girmediğini, davalıların usulsüz işlemlerle şirketi borçlandırarak zarara neden olduklarını ileri sürerek, 180.00,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri ayrı ayrı, şirket müdürü tarafından verilen vekaletname ile dava açılmasının doğru olmadığını, sorumluluk davası açılabilmesi için ortaklar kurulu kararı alınmadığını, eski müdür olan davalıların usulsüz işlem yapmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların müdür olarak görev yaptıkları süre içinde dava dışı ...’e şirket adına 180.000,00 TL bedelli bono verdikleri, bu bononun şirket defterlerine borç olarak kayıt edilmediği, şirket kayıtlarına anılan bonoda yazılı bedel kadar bir para girişinin de olmadığı, dolayısı ile şirketi zarara uğratmak amacıyla dava dışı ....’a bono verildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.1- Dava, davacı şirketin eski müdürleri olan davalıların şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, işbu dava şirketin yeni müdürü olan Musa Karamızrak tarafından verilen vekaletnameye göre Av. ... tarafından açılmıştır. Dava açıldığı tarihte 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükte ise de yargılama sırasında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 3. maddesi “tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır” hükmünü içermekte olup, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda şirket içinden seçilmiş bir denetim organı yer almadığından şirket eski yöneticisi hakkında sorumluluk davasının, şirketin yeni yönetimi tarafından açılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, işbu dava şirketin yeni müdürü Musa Karamızrak tarafından şirket adına verilen vekaletnameye göre Av. ... tarafından açılmış ise de, anılan müdürün şirkete ortak olduğuna ve müdür seçildiğine ilişkin 01.09.2010 tarihli ortaklar kurulu kararının iptali için davalı .... tarafından Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmış olması nedeniyle anılan davanın sonucu temyize konu işbu davanın sonucunu etkileyecek olmasına göre mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/337 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.