Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1175 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12988 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2015 tarih ve 2013/631-2015/193 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı... A.Ş.'ye kar payı karşılığı olmak üzere 08.09.1998 tarihinde 16.500 DM para verdiğini, o tarihten bu tarihe davalı tarafından müvekkiline kar payı ve ana para ödemesi yapılmadığını, 16.500 DM'nin rayiç bedeli olan ....000,00 TL'nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava konusu olayda hisse bedelinin davalı şirkete değil şahsa ödendiği, davalı şirketin kendi kasasına yapılan bir ödeme olmadığı, davalı tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürülmesi ve bu yanıltma sonucu davacı tarafından davalı ya da bir başkasına haksız çıkar sağlanması olgusunun delillerle ispatlanması gerektiği, bu yönde her hangi bir delil elde edilememesi, davalı şirketçe çifte defter tutulduğunun, ticari defter ve kayıtlarda tahrifat yapıldığının, yanıltıcı belgeler düzenlendiğinin tespit edilememesi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalı tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.Somut olayda, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, öncelikle davacının sahih bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden mahkemece bilirkişi kuruluna davalının tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacıya verilen hisse senedinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacıya hisse devredenin devir tarihi itibariyle davalı şirkette ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususları açıklığa kavuşturulmalı ve bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde bu aşamadan sonra davacının zararından davalının haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluğunun bulunup bulunmadığı üzerinde durulması gerekir. Dairemizden geçen diğer emsal dosyalardan da anlaşılacağı üzere... Grubu'na dahil bazı şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla yukarıda belirtilen belgeler gibi belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri böylelikle haksız fiilde bulundukları anlaşılmıştır. Bu durumda, evvelemirde yukarıda gösterildiği şekilde inceleme yaptırılarak davacının ortak olup olmadığının kesin bir şekilde saptanması, ancak ortak olmadığının anlaşılması halinde haksız fiil sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.