Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11720 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8840 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ERZURUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2011/274-2013/58Taraflar arasında görülen davada Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2011/274-2013/58 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı Palandöken Şubesi'nden konut kredisi kullanıldığını, diğer davalı Erzurum Şubesi'nden ise müvekkilinin ortağı olduğu Y. Bilgisayar Ltd. Şti. adına ticari kredi kullanıldığını, müvekkilinin SGK’dan emekli maaşı aldığını, kullanılan kredileri geri ödemede müvekkilinin zorluk çekmesinden sonra nasıl olduğunu tespit edemedikleri bir yöntemle I. Bank Erzurum Şubesi'nden alınan emekli maaşının Ziraat Bankası'na alındığını ve bu banka tarafından müvekkilinin maaşının tamamı ve kardeşi ve kefili olan Kiramettin Keçeci'nin maaşının tamamının banka tarafından hiçbir muvafakat alınmadan kredi taksitlerine kesildiğini, bu kesintilere rağmen müvekkilinin kredi borçlarının yasal takibe alındığını ve takipler açıldığını, müvekkilinin bu şekilde kesintilerin yapılmasına rağmen yasal takibe geçilmesi ile müvekkilinin konutunun satıldığını ve 27 ay boyunca emekli maaşını alamadan geçimini sağlamak zorunda kaldığını, müvekkili tarafından davalı bankaya olan borcunun kapatıldığını ileri sürerek, müvekkilinin emekli maaşından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde yapılan kesintilerden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL'nin davalılardan kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacının Palandöken Şubelerinden 22.01.2008 tarihinde 90.000,00 TL konut kredisi, Erzurum Merkez Şubesi'nden ise Y. Bilgisayar ...Ltd. Şti. adına 16.08.2007 tarihinde 30.000,00 TL ticari kredi kullandığını, belirlenen vadede ana ödeme yapılmamasından dolayı yasal takibe girişildiğini, davacının mevcut borç miktarı için herhangi bir itirazda bulunmayarak borcunun kesinleştiğini, kredi sözleşmelerinde davacının söz konusu kesintileri kabul ettiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının banka ile yaptığı sözleşme gereğince ve emekli maaşından yapılan kesinti sırasında hiçbir itirazının bulunmayışı karşısında buna muvafakat verdiğinin kabulünün gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacının emekli maaşının davalı banka tarafından yapılan kesinti sebebiyle alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili müvekkilinin emekli maaşının davalı bankaya olan borcu sebebiyle davalı banka tarafından tek taraflı gerçekleştirilen işlem ile tamamının kesildiğini, müvekkilinin 27 ay boyunca emekli maaşı alamadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamı itibariyle davacının emekli maaşının davalı banka tarafından tek taraflı işlem ile bloke edildiği anlaşılmaktadır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93'üncü maddesi “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez.” hükmünü haiz olup, madde hükmü ile emekli maaşlarının devir ve temliki yasaklanmıştır. Bu durumda, emekli maaşı alan sigortalılar tarafından yapılacak olan herhangi bir muvafakat işleminin kanunun emredici hükmü karşısında geçerliliği bulunmamaktadır. O halde mahkemece, değinilen kanun hükmü karşısında, davacının sessiz kalmak suretiyle bloke işlemine muvafakat verme eyleminin herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığı göz önüne alınmak suretiyle sonuca gidilmek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.