Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1168 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15047 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/07/2014 tarih ve 2013/900-2014/241 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... ile birlikte 25.05.2007 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, müvekkilinin 245.000,00 TL karşılığı %49 hisse ile ortak olduğunu, davalı şirketin kurulduğu günden dava tarihine kadar herhangi faaliyeti bulunmadığını, şirketin devamı ve amacını gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, davalı şirket müdürünün dava tarihine kadar esas sermaye borcunu ödemediğini, yıllardır şirket genel kurulu toplanmayıp kar payı dağıtılmadığını, şirketin yasal defterlerinin düzgün tutulmadığını, tüm bu hususların şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin önünde bir engel teşkil ettiğini, müvekkilinin davalı ortak ile 2009 yılından beri görüşmediği gibi kendisine de ulaşamadığını, davalı şirketin Ticaret Sicil kaydında tescilli adresinde bulunmadığını, müvekkili için haklı nedenle ortaklıktan çıkma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, müvekkilinin haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, müvekkilinin ödediği 245.000,00 TL sermayenin, şirkete yaptığı 90.000,00 TL’lik ödeme ile ödemek durumunda kaldığı 11.500,00 TL tutarındaki şirket giderlerinin yarısı olan 5.750,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin de şirketin devamını istemeyip şirketin tasfiyesiz feshine karar verilmesini istediğini belirterek, davacının maddi tazminat istemlerinin müvekkili yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı şirket adına cevap verilmemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosaya kapsamına göre, vergi dairesi kayıtlarına göre davalı şirket adına 2007 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ve 2008 yılı Haziran ayına kadar KDV beyannameleri dışında başka beyanname verilmemesi üzerine vergi dairesince yapılan yoklamada şirketin adresinde bulunmadığı saptanarak11/03/2009 tarihinde resen terk işlemi yapılarak vergi kaydının silindiği, ticaret siciline adres değişikliği yönünde bir bildirim yapılmadığı, şirket fiilen mevcut olmadığından davacı ve davalının şirket ortağı olmakta zorlanmalarına hukuki ve ekonomik açıdan yarar bulunmadığı, davacı ortağın sermaye dışında 90.000,00 TL'lik ödeme ile 11.500,00 TL tutarındaki şirket giderinin yarısının iadesi yönündeki talebinin mevcut delil durumu itibariyle mümkün olmadığı, şirketin tasfiyesiz feshi talep edilmiş ise de davalı şirketin ortaklarınca ödenmemiş sermaye alacağı olması ve davacının da alacak talebi bulunduğundan bu taleplerin yerine getirilmesi için şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulü ile ...’nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, davacı tarafın diğer istemlerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, 6102 sayılı TTK’nun 638/2. maddesi uyarınca limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma, çıkma payı ve davacı tarafça davalı şirkete ödendiği iddia olunan paraların tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nun 638/2. maddesi “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir” hükmünü haizdir. Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir. Diğer yandan anılan madde ile çıkma davası açmış bir kişinin, yargılama süresince ortaklık haklarını kullanması ve borçlarını yerine getirmekle yükümlü olmasının konumuna uygun düşmeyeceği dikkate alınarak, mahkemeye bazı tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir.Somut uyuşmazlıkta davacı vekili dava dilekçesinde, dayanılan haklı nedenleri açıkladıktan sonra müvekkilinin, şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini ve davacı ortağın ödediği 245.000,00 TL’lik sermayenin, şirkete yapmış olduğu 90.000,00 TL’lik ödeme ile davacının ödemek durumunda kaldığı 11.500,00 TL tutarındaki şirket giderlerinin yarısı olan 5.750,00 TL’nin faize ile birlikte tahsilini ve TTK’nun 638/2. maddesi uyarınca davacının hak ve borçlarının tümünün dondurulmasına, müvekkilinin alacaklarının güvence altına alınması için teminatsız olarak davalıların mal varlıklarının üzerine tedbir konmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı tarafın talebi yukarıda açıklanan şekilde olduğuna göre, mahkemece işbu talepler çerçevesinde ve anılan yasa hükmü de nazara alınmak suretiyle hukuki değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, talepten farklı olarak davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına ve davacının dayandığı dekontlar ve deliller üzerinde durulmadan diğer taleplerin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.