Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11600 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4552 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2013NUMARASI : 2012/100-2013/221Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/10/2013 tarih ve 2012/100-2013/221 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıya ait olan eşyalar üzerinde Gümrük Muhafaza Müdürlüğü memurlarınca yapılan kontrolde davacının tescilli markası olan "Apple" ibaresini taşıyan cep telefonu ve cep telefonu aksam ve aksesualarını ele geçirildiğini ve ele geçen ürünlerin taklit olduğunun tespit ediliğini ileri sürerek markaya tecavüzün tespitine, men'i ile refine, taklit ürünlerin imhasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili, davaya konu emtianın yurtdışından İstanbul'a Türk Hava Yolları tarafından taşındığını, Atatürk Havalimanı ile İzmir Gümrük Müdürlüğü arasındaki transit taşımanın da davalı tarafından yapıldığını, davalının THY'nin kendilerine verdiği bilgiler doğrultusunda beyanname düzenlediğini, taşıyıcının bu bilgilerin doğruluğunu araştımak zorunda olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının dava konusu malları hareket gümrüğünden varış gümrüğüne taşıdığı, davalının Gümrük Kanunu'na göre, transit rejime tabi eşyayı muayene yetkisi bulunmadığı, davalının THY ile olan taşıma anlaşması gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, davalıya sorumluluk yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, markaya tecavüzün tespiti, men'i ile ref'ine ve taklit ürünlerin imhasına ilişkin olup, fer'i müdahil THY tarafından hava yolu ile İstanbul'a taşınan emtianın davalı tarafından İstanbul'dan kara yolu ile İzmir'deki alıcısına teslim edilmek üzere taşındığı, davalı tarafından verilen özet beyanda gemi aksamı olarak bildirilen dava konusu emtianın, varış gümrüğü olan İzmir'de yapılan kontrolde gemi aksamı olmayıp, davacının markasını taşıyan taklit telefon ve telefon aksamı ile aksesuarlarının olduğunun tespit edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, yurt dışından gelen ve İzmir'deki alıcısına teslim edilmek üzere davalı tarafından taşınan ve gümrük işlemleri davalı tarafından gerçekleştirilen taklit markalı ürünlerin markaya tecavüz oluşturup oluşturmayacağı noktasındadır. 556 sayılı KHK'nın 61/c maddesine göre, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak markaya tecavüz teşkil eder. Anılan madde hükmüne göre malı ticari amaçla elinde bulundurmak, o maldan ekonomik menfaat sağlamak için her ne sebeple olursa olsun yedinde tutmak anlamına gelir. Bu kapsamda taklit bir malı satmak , dağıtmak, ithal etmek, veya başka herhangi bir şeklide ticaret alanına çıkarmak örneğin onu kiralamak, üzerinde intifa hakkı kurmak bir sergide teşhir etmek, taşımak, antrepoda veya depoda bulundurmak tecavüz teşkil eden fiillerdendir. Somut olayda da davalı, taklit markalı ürünleri taşımış aynı zamanda da özet beyanda bulunarak gümrük işlemine tabi tutmuştur. Davalı, dava konusu taklit markalı emtinanın alıcısı veya göndereni olmasa da zaman itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nın 20. madde hükmüne aykırı davranarak yine zaman itibariyle uygulanması gereken 818 Sayılı BK'nın 50. maddesine göre tecavüz fiiline iştirak etmiştir. Bu itibarla davalının eyleminin 556 Sayılı KHK'nın yukarıda açıklanan madde hükmü uyarınca davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu kabul edilerek bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.