Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11548 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3847 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/12/2014 tarih ve 2013/247-2014/256 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl dava davacısı vekili ile birleşen davanın davalıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; ...nin A ve B bloktan oluştuğunu, proje tamamlanınca A Blok'un ....'ye B Blok'un ise davalı kooperatife verildiğini, ....'nin ise bağımsız bu bölümleri elektronikçiler kooperatifine sattığını ve A bloktaki 2200 bağımsız bölümün farklı kişilere verildiğini, davalının kendilerinden habersiz ve haksız olarak ticaret merkezinin adı olan “...” ibaresini marka olarak tescil ettirdiklerini öğrendiklerini, kendilerinin de uzun yıllardır ... şeklini ticaret merkezinin genel adı olduğu için kullandığını, davalı kooperatifin markanın kullanılmaması için ihtarname çekmesi üzerine işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek söz konusu kullanımın davalının marka haklarına tecavüz oluşturmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının yönetim olarak tüzel kişiliği olmadığı için dava açmaya ehliyeti olmadığı gibi dava açmakta hukuki yararının da olmadığını, müvekkiline ait ilk marka tescilinin 1995 yılında yapıldığını, daha sonra 2002 yılında yeni bir marka tescili yapıldığını, ... ibaresinin ilk yönetim planında sınırlı sorumlu ...nin kısalması olarak kullanıldığı ve yönetim planında yazılı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Birleşen 2014/76 Esas sayılı dosyasında; Davacı vekili; müvekkili adına tescilli markalarının ...A Blok yöneticileri olan davalılar tarafından izinsiz kullanıldığını, markadan doğan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek marka hakına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve hertürlü kullanımın önlenmesini, hükmün ilanının, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili; A Blok yönetim kurulu başkanı ve yardımcısı olan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceği, yöneticiliğin dava ehliyeti bulunduğundan davanın A Blok yöneticiliğine karşı açılması gerektiği savunarak davanın redddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Kooperatifin ... şekil markasını pek çok sınıf için 09/11/2004 tarihinde, aynı işaret ve ibareden oluşan 2012/84599 nolu markasını da 2012 yılında adına tescil ettirdiği, ... ibareli şekil markasının tescilini ise 1995 yılına dayandığı, davacı ... A Blok Yönetimi adına 2012/44686 nolu ... marka başvurusunun ise itirazı üzerine red edildiği, ancak davacı A Blok yöneticiliğin aynı ibareden oluşan alan adı kullandığı tüm yazışmalarında davalının tescilli markasını markasal olarak da kullandığı, A Blok yönetiminin tuttuğu defterler incelendiğinde markanın ilk kez 29/11/2006 tarihinden 16/03/2007 tarihine kadar kullandığı, bir süre kullanıma ara verilip 25/08/2010 tarihinde tekrar aidat giderlerinde yazışmalarda tabelalarda markayı kullanıldığı, bu kullanım süresince davalı ile yazışmalar olmadığından marka tescilinden sonraki bu kullanıma davalının sessiz kaldığının kabul edilemeyeceği, davacı yönetimin markayı kullanmasının 556 sayılı KHK'nın 12.maddesindeki istisnayı aşan bir içerikte olduğu, 12. madde gereğince davacının sadece blok'un iş merkezine aidiyetini açıklama kapsamında kullanma hakkı olduğu, bunun dışındaki kullanımların markasal kullanım olduğu, yöneticiliğin kat maliklerinin bizzat dava konusu etmediği kuruluştan gelen isim hakkına dayanması mümkün olmadığı ve ayrıca (B) blok yöneticiliği ile davacı aralarındaki isim hakkından doğan uyuşmazlığın davacının sıfatı itibariyle bu dava içinde çözümü mümkün olmadığı, mülkiyet hakkının aidiyeti nin tespiti konusunda davacı yöneticiliğin dava hakkı bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen dava bakımından davalıların davacı markasından doğan haklara tecavüzün haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, ... markasını davalılar tarafından her türlü tanıtımlarda, tabelalarda kullanımının önlenmesine, www.perpayonetim.com alan adına erişimin engellenmesine, web sayfalarına bu ibarenin kulanımının engellenmesine, perpayönetim şeklindeki facebook ve twiter'da kullanımın önlenmesine, karar kesinleştiğinde hüküm fıkrasının masrafı davalılardan alınarak günlük bir gazetede ilanına karar verilmiştir.Kararı, asıl dava davacısı vekili ile birleşen davanın davalıları vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2- Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, birleşen davanın davacısı ... adına tescilli “...” markasının davalı gerçek kişilerin yöneticisi oldukları A Blok Kat Malikleri Yöneticiliğitarafından kullanımının önlenmesi, marka hakkına tecavüzün tespiti ve durdurulması, www.perpayonetim.com alan adının kullanılmasının engellenmesine vs. karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda, her ne nekadar A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği namına gerçek kişiler davada hasım gösterilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere davacının talebi söz konusu A Blok Yöneticiliği tarafından gerçekleştirilen markaya tecavüz eyleminin önlenmesine ilişkin olduğundan, husumetin A Blok'u oluşuran kat maliklerinin tümüne yöneltilmesi gerekirken birleşen davada sadece davalı gerçek kişiler aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, birleşen davadaki hükmün davalılar yararına bozulması gerekmiştir. 3- (2) numaralı bentte açıklanan bozma sebep ve şekline göre, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davadaki hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden birleşen davada davalılara iadesine, alınmadığı anlaşılan 27,70 TL temyiz ilam harcının asıl davada davacıdan alınmasına, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.