MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 07/04/2015NUMARASI : 2015/10-2015/350Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/04/2015 tarih ve 2015/10-2015/350 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; taraflar arasındaki anlaşmaya göre davalıya ait tüm sigortaların davacı tarafından yapıldığı ve primlerinin de yine kendilerince ödendiğini, ancak gönderilen ihtarnamelere rağmen davalı tarafından poliçe bedellerinin davacı şirkete ödenmediğini, davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, itirazlarının hukuki dayanağının olmadığını, yersiz ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapıp yetkisiz yer mahkemesinde dava açtığını, müvekkili şirketin resmi kayıtlarında görülen ve fiilen faaliyet gösterdiği adresin Bafra olduğunu, yetkili yer mahkemesinin Bafra Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının alacağının doğmuş olduğunu ispatla yükümlü olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; borçlunun borca ve icra dairesinin yetkisine itirazı halinde mahkemenin yetkisine itiraz edilse bile, öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususunun belirlenmesi gerektiği, HMK'nın 6. maddesine göre yetkili mahkeme ve icra dairesinin genel yetkili mahkemeler ve icra daireleri olduğu, davanın açıldığı ve takibin yapıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesinin ve icra dairesinin yetkili icra dairesi ve yetkili mahkeme olduğu, davalı şirketin merkezinin Bafra ilçesi olduğu, bu nedenle Samsun İcra Dairesi'ndeki takibe yönelik yetki itirazının yerinde olduğu ve kabulü gerektiği, itirazın iptali davalarında takibin usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış olması koşulunun dava şartı olduğu, dava tarihinde ve takip tarihinde yetkili icra müdürlüğünde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Mahkemece dava şartı yokluğundan dava reddedilmiştir. Bu durumda, kendisini bir vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerekirken, davalı lehine 3.076,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, karar bu yönüyle bozmayı gerektirmiş ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün 3. numaralı fıkrasındaki “3.076,00 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “1.500,00TL” yazılmasına, hükmün bu şekilde davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.