MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/11/2011 tarih ve 2009/104-2011/437 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davalıların, ... İlinde kurulu şirketlerinin yatırım yapacağını ve kendilerine kâr payı vereceklerini vaat ederek, ...'da ikamet eden müvekkillerinden para topladıklarını, müvekkillerinin toplamda 201.920 DEM karşılığı 103.240 Euro para verdiklerini, davalıların bu paraları makbuz ile aldıklarını ancak geri ödemediklerini, daha önce şirket aleyhine açılan davanın kabul edildiğini, şirketin malı olmadığı için kararın kesinleşmediğini ileri sürerek, anılan meblağlar toplamı olan 103.240 Euro'nun 27.07.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, aynı alacakla ilgili olarak davacılar tarafından daha önce şirket aleyhine açılan davanın kabulüne karar verildiğini, ancak şirketin iflas etmesi nedeniyle kararın kesinleştirilmeyerek bu defa müvekkilleri aleyhine dava açılmasının yerinde olmadığını, müvekkillerinin, toplanan parayı şirket başkanı olan ...'a teslim ettiklerini, asıl davanın ... ve yöneticiler aleyhine açılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların, dava dışı şirketin temsilcisi sıfatıyla hareket ettikleri, TTK'na göre davalıların durumunun, 342. maddede düzenlenen icracı müdür sıfatına uygun olduğu, icracı müdürlerin ancak kendilerine verilen görevi gereği gibi yapmamaları halinde sorumlu olabilecekleri, yargılama sonucuna göre davalıların, davacılardan aldıkları paraları tam olarak şirkete teslim ettikleri, görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri bir hususun olmadığı, kaldı ki, davacılar tarafından aynı nitelikte davanın önce şirket aleyhine açıldığı, davacıların bu davada paraların şirkete verildiğini kabul ederek şirketten talepte bulundukları, açılan bu davadaki iddialar ile dava dışı şirket aleyhine daha önce açılan davadaki iddiaların kendi içinde çelişki oluşturduğu, o davada alınan kararın infaz edilememesi nedeniyle bu davanın açıldığının anlaşıldığı, davalıların herhangi bir sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, dava dışı ...'ne ait hisse verileceği vaadiyle şirket temsilcileri olan davalılar tarafından davacılardan toplanan paraların tahsili istemine ilişkindir. Davacılar tarafından daha önce ... aleyhine açılan davada, işbu davadaki davalılar ... ve ...'in şirket yetkilisi olduklarından bahisle ve davacıları şirkete ortak edeceklerini, istendiğinde kâr payı vereceklerini vaad ederek para topladıkları ancak bu paraların iade edilmediği iddia edilerek ödenen paraların şirketten tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup mahkemece, işbu davadaki davalıların, davacıların iyiniyetlerinden yararlanarak para topladıkları ve davalıların, davacıların köylüsü olmaları nedeniyle kendilerine itimat ederek paralarını verdikleri, makbuzlarda ödendiği belirlenen paraların fabrika kurulması için verildiği ancak fabrikanın da kurulmadığı gerekçesiyle, ödenen paraların dava dışı şirketten tahsiline karar verilmiş olup bu karar henüz kesinleşmemiştir. Davacılar tarafından açılan işbu davada da davalıların, davacılardan fabrika kurup yatırım yapacakları ve kâr payı verecekleri vaadiyle para topladıkları ve davacıların da bunlara itimat ederek para verdikleri iddia edilmiştir. Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin ilk kararı Dairemizce, davacıların, dava dışı şirkette pay sahibi olup olmadıkları ve pay defterine kayıt edilip edilmediklerinin araştırılması yönünde bozulmuş ve mahkemece bozma doğrultusunda yapılan hukuki inceleme sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, daha önce aynı mahkemede şirkete karşı açılan davadaki, bu davanın davalılarına yönelik iddialar ile işbu davadaki iddialar aynı olup , davacıların, davalılar tarafından vaadlerle kandırıldıkları ve sonuçta şirkete ortak edilmedikleri ve kâr payı verilmediği iddiası bulunduğundan, şirkete yönelik önceki davanın kabulü gerekçesi ile bu davanın reddi gerekçesi birbiriyle çelişmektedir. Her iki dosyada davacıların şirkette pay sahibi olup olmadıklarının usulüne uygun olarak tespiti neticesinde sonuca varılması gerektiğinden mahkemece, şirkete karşı daha önce açılan davada verilen kararın davacılar tarafından tebliği hususunda mehil verilerek davanın sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi, kesinleşmeyip yargılaması devam ettiği takdirde gerektiğinde şirkete karşı açılan dava dosyasının bu dava ile birleştirilmesi ve delillerin birlikte değerlendirilme suretiyle bir karar vermek gerekirken birbiriyle çelişkili sonuçlar doğuracak şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.