MAHKEMESİ : İSTANBUL 49. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2013NUMARASI : 2011/500-2013/331Taraflar arasında görülen davada İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2011/500-2013/331 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalının dava dışı şirketin eşit hisseli ortakları ve müdürleri olduklarını, müvekkili adına olan fakat davalı tarafından kullanılan kredi kartı ile yüksek miktarlarda harcama yapıldığını, bir çok dönem borcunun müvekkilince bankaya ödendiğini, yine 2008 yılının 5. ayından başlayarak 2010 yılının başlarına kadar davalının toplam 868.440 TL'yi şirket hesabından kendi hesabına aktardığını ileri sürerek, davalının bu eylemleri nedeniyle 6762 sayılı TTK'nın 309. ve 340. maddeleri uyarınca 5.000 TL'nin davalıdan tahsili ile şirket aktifine eklenmesine, aynı Kanun'un 320., 336. ve 337. maddeleri uyarınca 5.000 TL'nin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından yapıldığı iddia edilen kredi kartı harcamalarının davacı tarafça aylık olarak düzenli şekilde ödendiği, kendisi de şirket müdürü sıfatını taşıyan davacının, davalı tarafından yapılan harcamalardan haberdar olduğu, bilgisi dahilinde gerçekleşen harcamaların gerçekleştiği dönemin sona ermesinden yaklaşık altı ay sonra yapılan ortaklar kurulu toplantısında, şirket tasfiyeye girinceye kadar yaptığı işlemlerden dolayı davalıyı ibra ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, davalının müdürü olduğu limited şirkete ait parayı kendisi için kullandığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen işlemler nedeniyle davalı hakkında hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmıştır. Bilindiği üzere somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nın 53. maddesi uyarınca, ceza mahkemesi tarafından tespit edilen maddi vakıalar, hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, mahkemece, davalı hakkında açılan ceza davasının akıbetinin araştırılması ve gerekirse bekletici mesele yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.