MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/12/2014 tarih ve 2014/952-2014/629 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin ortaklarından davalı ... hakkında icra takibi yapıldığını, 05.12.2011 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile alacağı dava dışı Banka'dan temlik aldıklarını, icra takibinin kesinleşmesi ile davalı ...'nun davalı şirketteki hisselerine haciz konulduğunu, TTK'nın ilgili hükümleri gereği şirketin feshinin ihbarı yoluna gidildiğini, bu amaçla keşide edilen ihtarnamenin tüm ortaklara tebliğ edildiğini ileri sürerek, davalı ...'nin tasfiye bakiyesinden davalı ...'na düşecek ortaklık payı üzerinden takibe konu alacağın tahsili amacıyla şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, davalı şirketin ortağı olan ...'nun davacıya olan borcundan dolayı başlatılan icra takibi sırasında anılan borçlunun şirketteki hisselerine haciz konulmasının ardından 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesine göre fesih ihbarının şirket ortakları ...'na 30.03.2012, ...'na 02.04.2012 tarihinde yapılmış olduğu, anılı maddede ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının en az altı ay önce ihbar etmek şartıyla şirketin feshini isteyebileceğinin öngörüldüğü, ancak şirket ortakları aleyhindeki icra takibinin kesinleşmesi ile limited ortaklığın münfesih duruma gelmeyeceği, borçlu ortağın hissesine haciz konulmuş olmasının ortaklığın feshinin ihbarının istenebilmesi için bir koşul olduğu, yine aynı madde uyarınca feshi ihbarın tüm ortaklara ayrı ayrı tebliği gerektiği, somut olayda da şirket ortaklarına fesih ihbarlarının yapıldığı, buna rağmen borcun ödenmediği, yasada öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucu davalı ...'na düşecek ortaklık tasfiye payının icra dosyasına tasfiye memuru tarafından yatırılmasına, tasfiye memuru olarak SMMM ...'un atanmasına karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket ortağının şahsi borcu nedeniyle alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalı şirketin ortaklarından davalı ...'nun borcu nedeniyle başlatılan takip sonucu pay haczi yapıldığını ve borcun ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi isteminde bulunmuş, mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilme imkanını tanıyan mülga 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesi dava tarihi itibariyle yürürlükte değildir.Ortakların kişisel alacaklıları başlıklı 6102 sayılı TTK'nın 133. maddesi "(1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir. (2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir." hükmünü haiz olup, adı geçen yasada limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmemiştir.Bu durumda, mahkemece, 6102 sayılı TTK'da ortağın payının borcu nedeniyle haczini fesih nedeni olarak düzenlenmediği gibi, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların taşınıra ilişkin hükümler uyarınca haczedilmesi ve paraya çevrilmesinin istenebilmesine olanak tanıması karşısında, dava tarihi itibariyle uygulanma imkanı bulunmayan 6762 sayılı TTK hükümleri gereğince, yazılı şekilde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.