Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11372 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5089 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 03/12/2013NUMARASI : 2012/199-2013/333Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2013 tarih ve 2012/199-2013/333 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve fer'i müdahil vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin devir alınan Y. Bank A.Ş. İzmit Şubesi'ne giderek 24/11/1999 hesap açım tarihli 4.050,00 TL bedelli %85 faiz oranlı vadeli hesap açtırdığını ve kendisine hesap cüzdanı verildiğini, bilahare 22/12/1999 tarihinde bankaya TMSF tarafından el konulduğunu, bankanın kuruluşundan beri bankalar yasası gereği devlet gözetimi ve denetiminin zorunlu bulunduğunu, yönetim kurullarında devletin temsilcilerinin bulunmasının yasa gereği olduğunu, mevduat toplaması ve bankacılık işlemlerinin yeminli murakıplarca da sürekli denetlenmekte olduğunu, Y.bank A.Ş'ye el konulduğu güne kadar merkez bankası genelgesine uyulmamış olduğunu düzenlenecek her belgenin altında "off-shore hesaplar devlet güvencesinde değildir” ibarelerinin ekli bulunmadığını, bunun aksine Y.bank A.Ş., İzmit Şubesi görevlilerince tüm mevduat ve hesapların off-shore hesaplarına yönlendirildiğini, açılan hesapların Off-shore hesapları olduğunun bile açıklanmadığını, yapılan araştırmada Y.bank A.Ş'nin kendi bünyesinde çalışanlarının tümünü kurucu olarak gösterdiğini, bu şekilde müvekkiline ait paraların Y. A.Ş., vasıtası ile şirketlerine aktardığının anlaşıldığını, Off-shore hesabında gözüken paraların kesinlikle Kıbrıs’a gitmediğini bu paraların Y.bank A.Ş'nin mevduat hesaplarında toplandığını buradan B. Holding bünyesinde kredi olarak dağıtıldığının anlaşıldığını, Off-shore bankasına müdür olarak alınmış bulunan C. T. D. İstanbul 5 no'lu DGM’nin 2001/17 Esas sayılı dosyasında vermiş bulunduğu ifadeden de anlaşılacağı üzere Kıbrıs' ta bu amaçla bir büro oluşturulduğunu Kıbrısta hiç faaliyet göstermediğini bu uygulamanın bir Paravan uygulama olduğunu ve dolayısıyla Off-shore hesabının kesinlikle oluşmadığının da anlaşılacağını, A. B. tarafından da bunun aynı dosyadaki duruşmada doğrulandığını ve bina olarak devredilen bütün gayri menkullerin Off-shore paraları ile alınmış olduğunu kabul ettiklerini,Off-shore olarak gösterilen bankanın Y. A.Ş nin kendisi olduğunu, Y. A.Ş'nin usulüne uygun çalışmadığının Hazine Müsteşarlığı tarafından da anlaşıldığını,davanın müvekkilinin akdin yerine getirilmesini istemekten ibaret olduğunu, Y.bank A.Ş'yi en son devir alanın I.. A.. olduğunu, müvekkilinin Off-shore adına bankaya para yatırmadığını, kendisine böyle bir şey söylenmediğini ve ikazda bulunulmadığını, tahsil edilen bu mevduatların hiçbir kuruşunun Kıbrıs’ a aktarılmamış olduğunu, müvekkilinin dolandırıldığını, aynı nitelikte açılmış bir çok davanın bulunduğunu ve mahkemece verilen kararların Yargıtayca da onandığını ileri sürerek, müvekkili tarafından yatırılan ve davalı tarafından ödenmeyen 24/11/1999 hesap açım tarihli olan 4.050, 00TL alacağın hesap cüzdanında belirtilen yıllık faiz oranı olan %85 den başlamak üzere TL hesaplarına uygulanan dönemsel en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ve fer’i müdahil TMSF vekili davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından 15/12/1999 tarihinde Y. Securty Off-Shore Bank Ltd. nezdinde açılan 5.900,00 TL 'lik mevduatın Y. Bank A.Ş. Kocaeli Şubesi'ne yatırıldığı, henüz vade sonu gelmeden Y. Bank A.Ş. ye TMSF tarafından el konulduğu, ceza mahkemesince belirlenen maddi vakalar ve mahkumiyet kararları da nazara alındığında, Y. Bank A.Ş'nin TTK 321/son maddesinde belirtilen "temsile veya idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiilerden anonim şirket mesul olur. şirketin rücu hakkı mahfuzdur" hükmü uyarınca yine TTK'nın 336/5. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu, davalı I. Bank A.Ş'nin de Y. Bank A.Ş'nin külli halefi olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 4.050,00 TL’nin hesap açım tarihi olan 24/11/1999 tarihinden itibaren 3095 SK'nın 2/2. maddesi uyarınca işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı I. Bank A.Ş'den alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili ve fer’i müdahil TMSF vekili temyiz etmiştir.1– Dava, off shore bankacılığı işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.Somut olayda, davacı vekili, müvekkilinin devralınan Y. Bank A.Ş. İzmit Şubesi nezdinde, 24/11/1999 hesap açım tarihli 4.050,00 TL bedelli %85 faiz oranlı vadeli hesap açtırdığını ve kendisine hesap cüzdanı verildiğini, bilahare 22/12/1999 tarihinde bankaya TMSF tarafından el konulduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda değinilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Buna karşın mahkemece verilen kararın hüküm fıkrası ile karar gerekçesi arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme karar gerekçesinde 5.900 TL alacağın, hesabın açıldığı 15.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin gerektiği belirtilmiş olmasına karşın, kararın hüküm fıkrasında 4.050 TL'nin 24/11/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmiştir. Bu durumda, gerekçe ile hüküm birbiriyle çeliştiğinden verilen karar, yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekili ile fer’i müdahil TMSF vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili ile fer'i müdahil vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.