MAHKEMESİ : SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2013/573-2013/536Taraflar arasında görülen davada Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.12.2013 tarih ve 2013/573-2013/536 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı, M. Kol. Şti. firmasını depremden sonra kapatmak zorunda kaldığını, vergi kaydının terkin edildiğini, ancak halen oda kaydının yerinde durduğunu, davalıya yaptığı başvurunun reddedildiğini ileri sürerek, ticaret odası kaydının silinmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, husumetin ticaret sicil memurluğuna yöneltileceğini, şirketin feshi için tasfiyeye girmesi ve mahkeme kararı gerektiğini, şirketin aidat borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şirketin 1999 depreminden sonra faaliyette bulunmadığı, 31.12.2000 tarihinde vergi kaydının silindiği, BK'nın 639. maddesi uyarınca ortaklığın sona erdirilmesinde haklı nedenlerin oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, şirketin haklı nedenlerle sona ermesi nedeniyle sicil kaydının terkinine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, kollektif şirketin ticaret odası kaydının silinmesi istemine ilişkin olup, mahkemece ortaklığın sona erdirilmesine yönelik haklı nedenlerin oluştuğu gerekçesiyle, şirketin ticaret sicil kaydının terkinine karar verilmiştir. Oysa, 1086 sayılı HUMK'nın 74. ve 6100 sayılı HMK'nın 26. maddelerinde belirtildiği üzere hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Bu itibarla, davacı tarafça ticaret odası kaydının silinmesi talep edildiği halde, mahkemece ticaret sicil kaydının terkinine karar verilmesi doğru olmamıştır.2-Öte yandan, kabule göre de davacının talep tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 206 ve devamı maddelerinde kollektif şirketin ne şekilde tasfiye olunacağına dair düzenlemeler bulunmakta olup, buna göre şirketin sona erdirilmesine ilişkin olarak ortaklar tarafından feshe ilişkin karar alınabileceği gibi, mahkemeden de haklı nedenlerin bulunması durumunda fesih istenebilir. Fesih sonrası tasfiye haline giren şirkete atanan tasfiye memuru, şirketin safi malvarlığını tespit edip, varsa hukuki ve mali sorunlarını çözdükten sonra kalan tasfiye payını ortaklara dağıtır. Bilahare, tasfiyenin sona erdiğini ticaret sicile bildirir ve ortaklığın kaydının sicilden terkin ettirilmesi ile birlikte tüzel kişilik sona erer. Somut olayda, dosyada mevcut şirket sicil kaydında tasfiye kararı alındığına dair bir kayıt bulunmadığı gibi, ortaklığın yukarıda anlatıldığı üzere tasfiye işlemleri tamamlanmadan sicilden terkinine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.