MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2012NUMARASI : 2012/135-2012/120Taraflar arasında görülen davada Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/12/2012 tarih ve 2012/135-2012/120 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.06.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. M.. Ö.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin eşi ile birlikte davalı şirketin %32,85 oranında hissedarı olduğunu, yönetim kurulu üyeliğini 17/05/2011 tarihine kadar kesintisiz sürdürdüğünü, şirketin gerçekte iki taraflı bir aile şirketi olarak kurulduğunu, çoğunluğu elinde bulunduran T.. ailesinin 17/05/2011 tarihinde yapılan 2010 yılı genel kurulunda müvekkili ve diğer ortak olan eşi aleyhine kötü niyetli kararlar aldıklarını, şirketi ele geçirme amacında olduklarını, üç kişiden oluşan yönetim kurulunun eksiğini tamamlamak üzere genel kuruldan önce K.. G.. isimli kişiye pay satılarak toplantıda yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, oysa şirket paylarının nama yazılı olduğunu, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesine göre pay devrinin geçersiz bulunduğunu, devrin iptali için Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1065 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, üç kişilik yönetim kurullarında toplantı yeter sayısının yarıdan bir fazla yani üç olduğunu, bu nedenle K.. G..'in katılımıyla alınan tüm kararların yok hükmünde bulunduğunu, bu kararların iptali için de Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/321 E. sayılı dosyasında dava açtıklarını, 17/05/2011 tarihli genel kurulda alınan 7 numaralı kararda yeni seçilen yönetim kurulu üyelerinin şirketle rekabetini sınırlandıran engellerin ortadan kaldırıldığını, yöneticilerin kendi menfaatlerini ilgilendiren hususta oy kullandıklarını, eski yönetim kurulunun 3 yıllık görev süresinin henüz dolmadığını, bu nedenle yapılan yönetim kurulu seçimi ile ilgili 5. maddenin de iptalinin gerektiğini, genel kurulda müvekkili tarafından bilançonun tasdikine dair görüşmenin TTK.'nın 377. maddesi gereğince ertelenmesinin talep edildiği ve gündemin ertelendiği halde denetçi seçiminin yapıldığını, TTK.'nın 347/son madde uyarınca bilançonun tasdiki ve ibrası gerçekleştirilmeden denetçi seçilemeyeceğini ileri sürerek, davalı şirketin 17/05/2011 tarihli genel kurulunda alınan 5 ve 7 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 17/05/2011 tarihli genel kurula katıldığı, denetçi seçimine olumlu oy kullandığı, diğer kararlara olumsuz oy kullanarak muhalefet ettiği, genel kurul toplantısının çağrı, toplantı ve karar nisabına uyulması yönlerinden usulüne uygun gerçekleştirildiği, fakat genel kurul toplantısından önce ortaklardan K.. S.. T..'in 100 adet hisseyi önceden ortak olmayan K.. G.. isimli şahsa devrederek devre onay verdiği, ana sözleşmeye göre şirket hisselerinin nama yazılı olduğu, bu nedenle pay devredilmeden önce diğer ortaklara teklif edilmesinin gerektiği, bu yönüyle pay devrinin açıkça yasaya aykırı olduğu, buna rağmen K.. G..'in genel kurul toplantısına katılarak yönetici seçildiği, yapılan toplantıda bilançonun görüşülmesinin ertelendiği ve eski yönetim kurulu açıkça veya zımnen ibra edilmediği halde yeni yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin seçildiği, alınan kararların K.. G..'in oy kullanması nedeniyle geçersiz olduğu, yine yöneticilerin şirketin faaliyet sahasında çalışabilmelerine izin veren 7 no'lu kararın da TTK.'nında düzenlenen yöneticilerin şirketle rekabet yasağına ilişkin hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 17/05/2011 tarihli genel kurulunda alınan yönetim kurulu ve denetçi seçimine ilişkin 5 no'lu ve TTK.'nın 334, 335 maddelerine göre yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin 7 no'lu kararlarının iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davalı anonim şirketin 17/05/2011 tarihli genel kurulunda alınan 5 ve 7 no'lu kararların iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili tarafından sunulan 10.06.2014 tarihli dilekçe ile işbu davada verilen karardan sonra 05.04.2013 tarihinde şirket ortakları ile şirketin de dahil olduğu sözleşmenin 5.1. maddesinde, davacı tarafın işbu davadan feragat etmeyi taahhüt ettiği, 31.12.2013 tarihli yönetim kurulu toplantısında da davacının müvekkili şirketteki hisselerini devrettiği bildirilmiş ve dilekçe ekinde anılan sözleşme örneği sunulmuştur. Feragat, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK.’nın 309-311. maddeleri uyarınca, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Yine davadan feragat, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Ancak mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp feragat nedeniyle bir karar veremez (11.04.1940 gün ve 70 sayılı İBK, 21.11.1981 gün 1981/2-551 sayılı HGK kararı). Bu bağlamda taraflar, karar verildikten sonra fakat henüz kesinleşmeden önce davadan feragat ederse, bu konuda karar verme yetkisi yerel mahkemeye değil, Yargıtay’a aittir. Dolayısıyla öncelikle mahkemece verilen karar Yargıtay'ca bozulmalı, ardından da mahkemece davadan feragat hakkında bir karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta da mahkemece davalı vekilince sunulan sözleşmelerin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilebilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.