MAHKEMESİ : SAMSUN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2013NUMARASI : 2012/608-2013/510Taraflar arasında görülen davada Samsun 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/12/2013 tarih ve 2012/608-2013/510 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 50 pay ile ortağı olduğunu, şirketin diğer ortağı olan dava dışı İ.. S..'ün münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, şirketi temsil eden İ.. S..'ün sürekli şehir dışına çıktığını, şirket işleri ile ilgilenmediğini, iş yapılan kurumlara faturaları zamanında kesmediğini, işçilerin maaşlarının ve şirket giderlerinin karşılanmasını geciktirdiğini, ortaklar arasında adli makamlara intikal eden olaylar yaşandığını, ortaklar arasındaki uyuşmazlık nedeni ile şirket faaliyetlerinin durduğunu ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin olanaksız duruma geldiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve müteakiben alacağının tahsiline, bu olmazsa ortaklığın feshine karar verilmesini talep ve dava etmiş; 18.12.2013 tarihli celsede, çıkma payı ile ilgili taleplerini atiye bıraktıklarını, taleplerinin sadece çıkmaya yönelik olduğunu beyan etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin şirketin% 50 hissesine sahip olabilmek için şirket sahibi sandığı davacıya 156.000,00 TL nakit verdiğini, 100.000,00 TL tutarındaki senede kefil olduğunu, 71.000,00 TL tutarındaki bir başka borç için ise bu değerde gayrimenkulü üzerine ipotek koydurduğunu, toplamda 327.000,00 TL tutarında bir risk altına girdiğini, müvekkilinin yüklendiği edimleri yerine getirdikten sonra hisselerini devraldığını, ancak kısa bir süre sonra dolandırıldığını anladığını, davacının şirkete ait malları kendi adına kullandığını, tükettiğini, sattığını ve müvekkilin zararının daha da artmasına sebep olduğunu, amacının kusurlu ve haksız hareketleri ile içini boşalttığı şirketten çıkarak, sorumluluktan kurtulmak olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece tüm dosya kapsamı nazara alınarak, taraflar arasında ortaklık ilişkisi başladıktan sonra, karşılıklı olarak güven ilişkisinin kaybolduğu, tarafların işçilerin bulunduğu ortamda dahi bağırıp çağırmak suretiyle medeni tartışma kurallarını aşacak şekilde tartıştıkları, tarafların bu ilişkiyi sürdürmelerine imkan kalmadığı, davacının şirket ortaklığından çıkmakta haklı olduğu gerekçesiyle davacının şirketten çıkma talebinin kabulüne, davacının davalı şirkette ortak olarak davacının çıkma payı talebi konusunda, davasını atiye terk etmiş olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasında karşılıklı güven ilişkisinin kaybolduğu, ortaklık ilişkisini sürdürmelerine imkan kalmadığı, davacıdan davalı şirkette ortak olarak kalmasının kendisinden beklenemeyeceği haklı neden olarak kabul edilmiştir. Yasada haklı nedenler açıkça belirtilmemiş ise de, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının bulunmadığı durumların varlığı halinde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir. Ancak, haklı nedenlerle çıkma davası açılabilmesi için, davacı ortağın/ortakların, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla çıkmaya dayanak gösterilen haklı nedenlerin kendisinden kaynaklanmayan nedenler olduğunun kanıtlanması gerekir. Hiç kimse kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramaz ilkesi de bunu gerektirmektedir.O halde somut olay açısından, davalı vekilinin savunmasını dayandırdığı delillerden olan Samsun 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/3 Değişik İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu davacı tarafa tebliğ edildikten sonra, bu rapora karşı varsa diyecekleri de tespit edilip, bu delil de değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.