MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2011 tarih ve 2010/218-2011/183 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının 31.03.1988 tarihinde, "..." ibareli markasının ise 6, 7, 10, 11, 12, 20 ve 21. sınıf ürünler yönünden 13.06.2002 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirketin müvekkilinin ticaret unvanı ve markası ile sebebiyet verecek şekilde ... unvanını, müvekkili ile aynı iştigal mevzuunda tescil ettirerek kullanmaya başladığını, "..." ibaresini markasal biçimde ve alan adı olarak da kullandığını, "..." ibaresinin 11. sınıf ürünler yönünden tescili için de başvurduğunu, davalının eylemlerinin müvekkilinin tescilli sınai haklarına zarar verdiğini ileri sürerek, müvekkilinin ticari unvanının haksız kullanımının men'ine, davalının ticaret unvanının müvekkilinin marka ve ticaret unvanı ile iltibas yaratmayacak şekilde değiştirilmesine veya mümkün değilse "..." ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, müvekkiline ait marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, ve men'ine, davalıya ait ... sayfasına erişimin engellenmesine, sayfanın kullanımının engellenmesine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, unvanlar arasında iltibas bulunmadığını, tarafların ürünlerine farklı olduğunu, bir maden olan krom ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, tarafların logolarının benzemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, idida, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markasının 2002, davalı markasının 2007 yılında tescil edildiği, öncelik hakkına sahip davacının marka hakkına dayanarak davalının iltibas yaratan ticaret unvanının terkinini isteyebileceği, her iki tarafın ticaret unvanında "..." ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, şirketlerin iştigal mevzularının da ortak alanları kapsadığı, davalının unvanında "..." ibaresinin kullanılmasının yeteri derecede ayırt edicilik sağlamadığı, davalının kullandığı tescilsiz işaretin davacı markaları ile iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu, ortalama tüketicilerin markaların aynı işletmeye ait olduğu yönünde sanıya kapılabilecekleri, davalı katalog ve web sayfasının davacı firma ile ilişkilendirilmesinin de kaçınılmaz olduğu, internet alan adı ...'den alındığından erişimin engellenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, "..." ibaresinin davalı ticaret unvanından terkinine, davalının bu ibareyi davacının iştigal mevzuu ve markası kapsamındaki alanlarda unvansal kullanımı dışında kullanmasının davacının ticaret unvanı ve marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğundan haksız kullanımın men'ine, marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, men'ine, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, ... alan adlı web sayfasının kullanımının ve erişiminin engellenmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Ancak, işbu davanın açıldığı 14.12.2010 tarihinden önceki bir tarih olan 24.06.2010 tarihinde davalı tarafından "..." ibaresi için 11. sınıf emtia bakımından 2010/42262 sayı ile marka tescil başvurusu yapılmıştır. Mahkemece söz konusu başvurunun henüz sonuçlanmadığı, sonuçlansa dahi davacının tescilli marka hakkının ihlaline sebebiyet verdiğinden bahisle davalı yararına bir hukuki sonuç doğurmayacağı görüşü ile bu başvurunun kapsadığı emtia bakımından da marka hakkına tecavüzün önlenmesine karar verilmiş ise de, 556 Sayılı KHK'nın 40. maddesi uyarınca söz konusu başvurunun tescil ile sonuçlanması halinde koruma süresi başvuru tarihinden itibaren başlayacağından, tescil kesinleştiğinde davalının söz konusu kullanımının dava tarihi itibariyle tescilli bir marka hakkından doğan kullanım olacağının kabulü gerekir. Bu nedenle anılan marka tescil başvurusunun sonucu beklenmeksizin yazılı gerekçeyle bu başvurunun kapsadığı 11. sınıf emtia bakımından da davanın kabulü doğru görülmemiş, kararın bu gerekçe itibariyle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.