MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/03/2011 tarih ve 2005/242-2011/133 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından sigortalanan işyerinin bodrum katında tüp patlaması sonucu yangın meydana geldiğini, sigortalının 9.907,57 TL hasarının ödendiğini, davalının kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, 9.907 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sigortalıya satılan sanayi tüplerinin standartlara uygun olduğunu, ancak tüplerin havalandırmaya müsait, gaz birikmesini engelleyecek şekilde bulundurulmadığını, olayın sigortalının kusurundan kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, yüksek tehlike sınıfında bulunan sigortalı işyerinin işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı, sıvılaştırılmış petrol gazları dağıtım şirketleri ve bayiler ile tüketicilerin uymaları gereken usul ve esasları belirleyen tebliğe göre işletme ruhsatı bulunmayan gayri sıhhi müessese niteliğindeki sigortalı işyerine 12 kg üzeri LPG tüpü satışı yapılamayacak iken satış yapan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekil temyiz etmiştir. Dava, TTK'nın 1301. maddesi gereğince açılan rücu davası olup, davacı sigortalısına ödeme yaptıktan sonra ödediği bedelin tahsilini zararın sigortalı işyerine davalı tarafından verilen tüpün patlaması nedeniyle oluştuğu gerekçesiyle davalıdan talep etmiştir. Mahkemece, iki kez farklı bilirkişi kurullarından rapor aldırılmıştır. İlk bilirkişi kurulu raporunda, LPG'nin gaz birikmesini engelleyecek ve tabii havalandırması olan bölümlerde depolanmasının ve bu tür yerlerde ısı kaynağı veya kıvılcım çıkarması muhtemel kaynakların bulunmamasının gerektiği, işyeri sahipleri ve ustabaşısının gerekli önlemleri almadıkları, gaz birikmesine sebep oldukları, davalıya kusur izafe edilebilecek bir kanıta ulaşılamadığı, sorumluluların sigortalı işyeri sahipleri olduğu bildirilmiştir. Bu rapora itiraz üzerine hukukçu, makine mühendisi ve itfaiye şube müdüründen oluşan ikinci bilirkişi kurulundan alınan raporda ise, işyerinde gaz uyarı cihazının bulunmaması, zemin seviyesinin altında kalan bodrum katında LPG tüplerinin bulundurulması, tüplerin havalandırması sağlanan bölüme konulmaması, işçilerin gaz tesisatının kullanımı konusunda eğitilmemesi gibi sebeplerle işyeri müdürlüğü görevini yürüten ortağın 6/8, işyerinin diğer ortağının ise 2/8 oranında kusurlu oldukları, ancak tüpün değiştirilmesi esnasında kaçak olup olmadığının kontrolünün usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, tüpün taşınmasında tüpe herhangi bir darbenin verilip verilmediği, tüpün dış yüzeyinin temiz ve tüm özelliklerini koruyup korumadığı, tüp takılan yerin ve tüpün bulunduğu yere göre uygun muhafaza edilip edilmediği hakkında da bir belgeye rastlanmadığının değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde bulunduğu, işyerinin ruhsatının alındığına dair bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı hususları belirtilmiştir. Bu rapordan sonra mahkemece işyerinin ruhsatının bulunup bulunmadığı ilgili belediyeden sorulmuş ve işyerinin çalışma ruhsatının bulunmadığı tespit edilmiştir. Dava dışı işyeri sahipleri ceza mahkemesinde de yargılanmışlar, dosyaya ibraz edilen ceza mahkemesi kararına göre kusurlu bulunarak mahkum olmuşlardır. Bu durumda, iki kez yaptırılan bilirkişi incelemesinden sonra oluşan bu sonuca rağmen davalının kazanın oluşumunda tek kusurlu kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece işyeri sahipleri hakkında açılan ceza dosyasından verilen kararın kesinleşmesi beklenmek, ceza dosyasının eldeki dava dosyası içine getirtilmek ve bundan sonra uzman bilirkişilerden oluşacak bir bilirkişi kurulundan tüm iddia, savunma ve bilirkişi raporlarının değerlendirildiği rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.