Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11051 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4023 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2014NUMARASI : 2012/83-2014/781Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16/10/2014 tarih ve 2012/83-2014/781 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirkete, nakliyat sigortası poliçesi ile sigortalı M. B. A.Ş'ye ait mutfak ünitesi aksamlarının, tahliyeleri esnasında hasar meydana geldiğini, bu hasarın davalı tarafın yetkilisi ve sürücüsünün katılımı ile görevlilerce tutanağa şerh düşüldüğünü, taşıma işlemi davalı şirket tarafından gerçekleştirildiği için hasardan sorumlu olduğunu, ekspertiz raporuyla tespit edilen hasar miktarı 4.145,60 TL'nin hak sahibine 26/12/2008 tarihinde ödendiğini, davalı tarafa söz konusu meblağın ödenmesi hususunda yapılan müracaatın sonuçsuz kaldığını, 4.145,60 TL tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının taşıma işinde aracı olduğunu, fiilen müvekkili şirket tarafından taşıma yapılmadığını, fiili taşımanın dava dışı alt taşıyıcı Y. Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, emtiada meydana gelen zararın ne zaman meydana geldiğinin belirli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla CMR'nin 23. maddesinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak, taşıyıcının taşımadan dolayı meydana gelen kayıp ve hasarın kendi kusurundan doğmadığını ispatlayamadığı ayrıca TTK'nın 782 ve 784. maddeleri uyarınca yardımcılarının ve ara taşıyıcıların kusurlarından da sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Taşımanın yapılacağı güzergah dikkate alındığında dava konusu taşıma, uluslararası niteliktedir. Karayolu ile milletlerarası taşımacılıkta yeknesak bir düzenleme oluşturmak amacıyla düzenlenen “Eşyaların Karayolunda Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesine (CMR) Türkiye, 14.12.1993 gün ve 21788 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3939 sayılı Kanun ile katılmayı kabul etmiştir. CMR’nin kapsamını belirleyen 1. maddesi uyarınca bu sözleşme, yükleme ve teslim için belirlenen yerin en az birisi akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgah ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacaktır. Anılan sözleşme, Anayasamızın 90. maddesi uyarınca milli hukukumuzun bir parçası haline gelmiş durumdadır. Mahkeme, CMR hükümlerini kendiliğinden öncelikle uygulamak zorundadır. Bu sözleşmede taşıyıcı sıfatı, tarafların hak ve sorumlulukları farklı hükümlere tabi tutulmuştur. Somut olayda, önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere davanın dayanağı CMR hükümlerine tabidir. Mahkemece de davanın dayanağının CMR hükümleri olduğu kabul edilmiş ise de olayda uygulanma kabiliyeti olmayan TTK ve BK hükümlerine dayanılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. O halde, uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözümleneceği dikkate alınıp, iddia ve savunma kapsamında aralarında uluslararası taşıma hukukunda uzmanın da bulunduğu bilirkişi kurulundan rapor alınması ve tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine YER OLMADIĞINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.