MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/10/2012NUMARASI : 2009/93-2012/389Taraflar arasında görülen davada Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/10/2012 tarih ve 2009/93-2012/389 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.06.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. S. Ş. Ç. ile davalı vekili Av. Ramazan Küçük dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirket ortaklar kurulunun sermaye taahhüdünü süresi içerisinde yerine getirmediği gerekçesiyle müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, oysa ihtarnaeme ve tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, kaldı ki diğer ortakların dahi sermaye taahhüdünü yerine getirmediğini ileri sürerek, çıkarma kararının iptaline ve ortaklık payına isabet eden alacaklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, usulüne uygun ihtarname çekilerek davacının ortaklıktan çıkarıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının şirketten çıkarılmasına ilişkin birinci ihtarın davacıya 28/01/2007 tarihinde, ikinci ihtarın ise 23/02/2007 tarihinde tebliğ edildiği, ortaklar kurulu kararının ise 09/03/2007 tarihinde alındığı, ikinci ihtar ile ortaklar kurulu kararı arasında 13 günlük bir sürenin bulunduğu, 15 günlük kanuni süre beklenmeden çıkarma kararının alındığı, birinci ihtarnamenin şirketin adresinde ve şirket müdürü Necmi Gürbüz imzasına tebliğ edildiği, davacı ile şirketin menfaatlerinin bu işlemde çatıştığından şirketin adresinde, şirket çalışanı olan müdürüne yapılan tebligatın usulsüz olduğu, usulsüz tebliğ ve ihtarlara dayanılarak ve kanunen öngörülen onbeş günlük süreye uyulmadan çıkarma kararı verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının iptaline ve davacının konusu kalmayan diğer talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, davalı limited şirket ortaklığından çıkarma kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın yasal süre içerisinde açılıp açılmadığı değerlendirilmeksizin doğrudan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.Oysa, mülga TTK.nın 536/son maddesi hükmünce yapılan yollama nedeniyle limited ortaklıkta ortağın çıkarılmasına ilişkin kararların bu çıkarma kararının ortağa tebliğinden itibaren üç ay içerisinde iptalinin istenilmesi olanaklıdır. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece bu husus doğrudan doğruya gözönünde tutulması gerekir.Somut olayda 09.03.2007 tarihli ortaklar kurulu kararı gereğince davacının ortaklıktan çıkarıldığı, çıkarma kararının 19.03.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın ise 01.04.2009 tarihinde açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı öncelikle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.