Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1099 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18361 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/11/2012 tarih ve 2012/219-2012/246 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı bankanın ... Şubesi'ne toplam 6.300 TL mevduat yatırdıklarını, bu mevduatın davalı bankanın kasıtlı ve hileli davranışları sonucu dava dışı ... adlı paravan bankanın hesaplarına yatırıldığını ve usulsüz krediler verilmek suretiyle tüketildiğini, davalı banka yönetimine el konulmasından sonra mevduat alacağının dava dışı bankanın mevduat sigorta kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle ödenmediğini, davalı banka aleyhine başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali talebiyle ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2000/1118 essa sayılı dosyasında açılan davanın reddedilerek ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davalı bankanın paravan banka kurarak ve mevduat sahiplerini yüksek faiz vaadi ile kandırarak ... banka adına açılan hesaplara mevduat yatırmaya yönelttiklerini, topladığı mevduatları da hayali şirketlere usulsüz krediler vermek suretiyle tükettiğini, gerçekte dava dışı paravan bankaya havale yapılmadığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 6.300 TL mevduat alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kesin hüküm itirazında bulunmuş, davanın esastan reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2000/1118 esas sayılı dosyasında görülen davanın taraflarının, konusunun ve dava sebebinin aynı olması nedeniyle kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Maddi anlamda kesin hükmün şartları mülga HUMK'nın 237. maddesinde düzenlenmiş olup bunlar müddeabihin, davanın taraflarının ve dava sebebinin aynı olmasıdır. Eldeki dava ile mahkemece kesin hüküm oluşturduğu kabul edilen davanın taraflarının ve müddeabihin aynı olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Üçüncü koşulu yani dava sebebini, davacının davasını dayandırdığı vakıalar oluşturmaktadır. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/118 esas, 2002/921 karar sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasında davacı vekili, müvekkillerinin mevduatını ...'ye yatırdıklarını, bankanın ...'ye devredilmesinden sonra mevduatlarının kendilerine iadesi hususunda talepte bulunduklarını, ancak banka tarafından mevduatın ... nezdinde bulunduğunun bildirildiğini, davalı bankanın aldatıcı işlemlerle sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını iddia etmiş; eldeki davada ise mevduat sahiplerinin yüksek faiz vaadi ile kandırılarak ... banka adı altında açılan hesaplara mevduat yatırmaya yöneltildiklerini ve dolandırıldıklarını ileri sürmüştür. Görüldüğü üzere davalarda dayanılan maddi olgular farklı olup sebep birliğinin mevcudiyetinden sözedilemez. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek bir hüküm kurmak gerekirken, yazılı gerekçeyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.