MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2014NUMARASI : 2011/265-2014/160Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/05/2014 tarih ve 2011/265-2014/160 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/10/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı asil T.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili asıl davada, davalı şirketin, müvekkili ve davalı gerçek kişiler tarafından 25/07/2006 tarihinde kurulduğunu, müvekkiline % 20 oranında hisse verildiğini, davalı şirketin 23/08/2006 tarihinde leasing yolu ile gemi satın aldığını, şirket müdürü olan davalıların bu durumu müvekkilinden gizlediğini, geminin değerinin 3.300.000.-A.B.D. Doları civarında olduğunu belirterek peşin alımda müvekkilinin hissesine düşen 685.000.-A.B.D. Doları'nın şirket hesabına gönderilmesini 02/08/2006 tarihinde talep ettiklerini, müvekkilinin bu bedeli şirkete ödediğini, daha sonra geminin finansal kiralama yöntemi ile satın alındığını haricen öğrendiğini, geminin işletilmesinden elde edilen kazanç hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, davalı şirketin 03/10/2006 tarihli ortaklar kurulu toplantısında tüm ortaklara münferiden temsil yetkisi tanındığını, ancak müvekkilinin bu yetkiyi kullanmadığını, müvekkiline ait dava dışı O. Denizcilik firmasının söz konusu “P.” isimli gemiye bakım hizmeti verdiğini, bedelini tam olarak alamadığı için icra takibine başvurduğunu, haciz işlemi sırasında geminin L. Denizcilik A.Ş.'ne devir edildiğinin öğrenildiğini, L. Denizcilik A.Ş'nin davalı şahıslara ait olduğunu, davalı şahısların herhangi bir ortaklar kurulu kararı almadan gemiyi kendi şirketlerine devrettiklerini,davalı şirketin tek varlığı olan geminin başka bir şirkete devredilmesinin davalıların sorumluluğunu doğurduğunu ve müdürlük yetkilerinin kaldırılmasını gerektirdiğini, davalıların T.T.K.'nın 547 inci maddesine aykırı davrandıklarını, gemiyi bu şekilde çalıştıran davalıların davalı şirketi navlun gelirinden mahrum bıraktıklarını, kâr payı dağıtımı yapmadıklarını, davalı şirketi zarara uğrattıklarını ve borca batık hale getirdiklerini, buna rağmen T.T.K.'nIn 324 üncü maddesine göre mahkemeye başvurmadıklarını, davalıların T.T.K.'nın 336, 340 ve 309 uncu maddelerine istinaden sorumlu olduklarını ileri sürerek, devredilen leasing sözleşmesinin veya gemiyi devralan dava dışı Lara Denizcilik A.Ş.'nin elde ettiği menfaatin davalı şirkete devredilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde hesaplanacak tazminatın şimdilik kaydıyla 10.000,00 TL'sinin müştereken ve müteselsilin tahsili ile davalı şirkete ödenmesine, davalıların temsil yetkilerinin kaldırılmasına, bu kabul edilmediği taktirde şirketin müvekkili ile davalıların müşterek imzası ile temsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki gerekçelerle davalıların müvekkilini doğrudan zarar uğrattıklarını iddia ederek, 685.000 USD’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, davanın usul ve esas yönünden reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalı şirkette davacının diğer davalılar gibi müdürlük yetkisine sahip olduğu, müdürün azlinin şirketin ortaklar kurulu toplantısında oylanmadığı, bu açıdan dava şartının gerçekleşmediği, davacının alacağını ortak olduğu dava dışı şirketten talep etmesi gerektiği, doğrudan ortaklardan bu aşamada talep edemeyeceği, davalı şirketin aldığı geminin devri nedeniyle zarara uğramadığı, gemiyi devralan dava dışı şirketin bu devir nedeniyle menfaat temininin söz konusu olmadığı, davalı şirket müdürünün yetkisinin değiştirilmesi azli ile ilgili istemler yönünden yasal koşulların oluşmadığı, birleşen davada davacının davalı ortaklardan dava dışı şirkete verdiği parayı talep edemeyeceği gerekçesiyle asıl dava kanıtlanamadığından, birleşen dava ise pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 5,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 22/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.