Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10966 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2460 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ... TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/12/2013 tarih ve 1992/347-2013/332 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/10/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, bankanın yasal takip borçlularından ...'nin arazisinin banka yönetim kurulu kararı gereğince, banka tarafından satın alınmasına ve firmanın banka ile diğer kişi ve kuruluşlara olan borçlarının ödenmesinden sonra bakiye arazi bedeli olan 26.970.500.000 TL (eski TL)'lik bölümünün, yine banka yönetim kurulu kararı gereğince ... deki 390 adet konutun adı geçen firmaya devri sureti ile ödenmesinin kabul edildiğini, ancak adı geçen konutların inşaatları ile ilgili gecikmelerden dolayı bunların devredilememesi nedeniyle konutların bedelini karşılayan 26.970.500.000 TL (eski TL) miktarındaki banka borcunun firmanın faizi ile birlikte ödeme talebini içeren yazısının bankaya geliş tarihinden itibaren faizlendirilerek toplam 31.040.459.228 TL (eski TL) olarak ödenmesi mümkün ve gerekli iken, yapılan ekspertiz sonucunda devredilmesi önerilen 390 konutun eski ve yeni ekspertiz değerleri arasındaki 7.932.500.000TL (eski TL) tutarındaki farkın kâr-zarar hesabına borç kaydı ve ilavesi ile satış değerinin 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak tespiti nedeniyle bankaca bu tutar üzerinden ödeme yapılması sonucunda bankanın 3.862.540.772TL (eski TL) fazla ödeme yapılmasına sebep olunduğunu, ayrıca nakit ödemeler sonrasında banka mülkiyetinde bulunan ve firmaya devredilen 42 parça gayrimenkulün 1988 yılı ekspertiz değerleri ve ihale fiyatları ile devredildiğini, bu suretle taşınmazların değer artışı nazara alınmaksızın devri sebebiyle de 7.048.568.438 TL (eski TL) banka zararı oluştuğunu ileri sürerek; toplam 10.911.109.210 TL (eski TL)'nin 9/8/1989 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile çalışanları olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Bir kısım davalılar ve vekilleri, alınan kararlar ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, bankanın zararının olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; banka tarafından değer tespitlerinin objektif olarak yapıldığı, borcun ifa uğruna edim anlaşması ile değiştirilerek banka tarafından konutların parasal değerlerinin ödenmesi nedeniyle, bankanın zararının doğduğunun kabul edilemeyeceği, dava dışı firmaya devredilmiş olan 42 adet taşınmazların temlik tarihlerindeki değerleri nazara alındığında banka yönetim kurulunun bu taşınmazları değerinin üzerinde satmış olduğunun anlaşıldığı, bu taşınmazlar bakımından davacı bankanın her hangi bir zararının bulunmadığı, bir güven kurumu olan bankanın basiretli bir tacir olarak objektif olarak tayin ettirdiği değer üzerinden borcunu ödemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, böyle bir kararı alan yönetim kurulunun da kusurundan bahsedilemeyeceği, dolayısı ile davalılara sorumluluk atfetmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına banka mülkiyetinde bulunan ve dava dışı ...'ye devredilen 42 parça gayrimenkulün davacı banka yazışmaları ve bilirkişi raporları nazara alındığında rayiç değerlerinin üzerinde bir bedelle temlik edildiği sonucuna varıldığından sözkonusu taşınmazların gerçek değerleri üzerinden devredilmemesi nedeniyle davacı bankanın zarara uğradığı iddiasının yerinde görülmemesinde bir isabetsizliğin olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, davalıların davacı Banka'nın yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları ya da hizmetleri sırada aldıkları kararlar ile davacı Banka'yı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bankanın yasal takip borçlularından ...'nin arazisi banka yönetim kurulu kararı gereğince, banka tarafından alınmış, firmanın banka ile diğer kişi ve kuruluşlara olan borçlarının ödenmesinden sonra bakiye arazi bedeli olan 26.970.500.000 TL (eski TL) lik bölümünün, yine banka yönetim kurulu kararı gereğince ...deki 390 adet konutun adı geçen firmaya devri sureti ile ödenmesi kabul edilmiştir. Ancak adı geçen konutların inşaatları ile ilgili gecikmelerden dolayı bunların devredilememesi nedeniyle konutların bedelini karşılayan 26.970.500.000 TL (eski TL) miktarındaki banka borcunun firmanın faizi ile birlikte ödeme talebini içeren yazısının bankaya geliş tarihinden itibaren faizlendirilerek toplam 31.040.459.228 TL (eski TL) olarak ödenmesi mümkün ve gerekli iken, yapılan ekspertiz sonucunda devredilmesi önerilen 390 konutun eski ve yeni ekspertiz değerleri arasındaki 7.932.500.000 TL (eski TL) tutarındaki farkın kâr -zarar hesabına borç kaydı ve ilavesi ile satış değerinin 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak tespiti nedeniyle bankaca bu tutar üzerinden ödeme yapılması sonucunda bankanın 3.862.540.772 TL (eski TL) fazla ödeme yapılmasına sebep olunduğu iddia edilmektedir. Dava dışı ... tarafından 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile davacı Banka'ya şirketin 457.700 m2 arazisinin 30/12/1988 tarihinde m2'si 85.000 TL' den satıldığı, halen bu alışverişten dolayı bankanın şirkete 26.904.500.000 TL (eski TL) borçlu olduğu, bankanın bu borcuna karşılık şirketlerine ... 'de inşaa edilen konutlardan vermeyi taahhüt ettiği, ancak bu konutların kısa zamanda tesliminin mümkün görülmediği ifade edildikten sonra, şirkete olan ve belirtilen banka borcunun nakit olarak, cari mevduat faizi uygulanacak bir yıl vadeli mevduat sertifikaları verilmesi suretiyle ödenmesi talep edilmiştir. Ancak banka eski yönetim kurulunca adı geçen firmaya devri taahhüt edilen 390 adet konutun değeri tespit ettirilmek suretiyle borç tutarının 34.903.000.000 TL (eski TL) olarak belirlendiği ve bu değer üzerinden bir kısmı firmaya taşınmaz devredilmek, bir kısmı ise nakden veya borçları kapatılmak suretiyle ödenmiştir. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 336. maddesi “İdare meclisi azaları şirket namma yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler: 1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; 2. Dağıtılan ve ödenen kâr paylarının hakiki olmaması; 3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcudolmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; 4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; 5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319'ncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lâzımgelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” hükmünü haiz olup dava dışı ... tarafından 20/03/1989 kayıt tarihli yazı ile borç tutarının nakit olarak faiziyle ödenmesi talep edildiğine göre belirtilen kanun hükmü uyarınca basiretli davranması gereken yönetim kurulu üyelerinin ödenmesi gereken faiz miktarını hesaplayıp, belirtilen borç ve faiz miktarından oluşan meblağı ödemesi gerekirken borcun devredilemeyen taşınmazların değer üzerinden tespit edilmesi doğru olmamıştır. Bu suretle; mahkemece davacı Banka'nın borcuna uygulanacak faiz oranı ve miktarının tespiti ile faiziyle birlikte ödenmesi gereken meblağın belirlenmesi, davacı Banka'nın gerek taşınmaz devirleri, gerekse nakit ve borcu kapatılmak suretiyle firmaya yaptığı ödemeler nazara alınarak, davalıların işbu karar ve uygulamaları ile bankanın zarara uğrayıp uğramadığının tespiti gerekirken; dava dışı firmanın 20/03/1989 tarihli yazısının ifa uğruna edim anlaşması olduğu, bu değer başlangıçta konuta dönüştürülen para borcu kadar talep edilmişse de asıl borcun konut olduğu düşünüldüğünde banka yönetim kurulunun bunu bir ifa uğruna edim anlaşması gibi telakki ederek konutların değeri üzerinden ödeme yapmasında hukuka aykırlığın bulunmadığı ve yönetim kurulunun kusurundan bahsedilemeyeceği kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp kararın temyiz eden mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 22/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.