Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1096 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19162 - Esas Yıl 2014





ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/02/2014 tarih ve 2014/69-2014/36 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki bulunduğunu, davalının keşidecisi olduğu çeki müvekkiline verdiğini, davalının çek bedelini ödememesi üzerine davalı-borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılması kararı aldığını, en son yapılan işlem itibariyle zamanaşımının dolmadığını ileri sürerek, dava konusu çekin zamanaşımına uğramadığının tespitini ve icra takibinin devamını talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın İİK'nın 33/a maddesine dayalı olarak açılan takibin zaman aşımına uğramadığının tespiti davası olduğu, bu nedenle ihtilafın çözümünde yerel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, İİK 33/a maddesine göre açılmış, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararına itiraz davasıdır. Her ne kadar, mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, takibin zamanaşımına uğramadığının tespiti ile takibin devamına yönelik davanın, 2004 sayılı İİK'nın 33/a maddesi gereğince, genel mahkemede görülmesi gerektiğinden söz edilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, İİK. 33 ve 33/a maddesinde düzenlenen "Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir..." hükmünde geçen genel mahkeme teriminin yorumlanmasında mahkemece hataya düşülmüştür. İİK'da birçok madde düzenlemesinde geçen genel (umumi) mahkemeler teriminin icra mahkemesi dışında kalan diğer mahkemeleri işaret etmek üzere kullanıldığı açıktır. Somut olayda, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile davalı aleyhine başlatılan icra takibinde takip dayanağı çek ile ilgili olarak Ticaret Kanunu'nun kambiyo senetlerinde zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden TTK'nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca davanın görüm ve çözümünde Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.