Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10844 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5013 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2012NUMARASI : 2008/997-2012/742Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/11/2012 tarih ve 2008/997-2012/742 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06/06/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. M.. Ö.. ve davalılardan M.. G.. vekili Av. Ş.. H.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde -özetle- S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'nin 1990 yılında kurulduğunu ve faaliyet konusunun konfeksiyon ürünlerinin ihracı olduğunu, H.. K.. ve A.. K..'nın S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'ye toplam %45 ortak olduğunu, şirketin yönetiminde davacı H.. K.. ve davalı A.. İ..'ün bulunduğunu, S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'nin 2002 yılında kurulduğunu, S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'nin yurtdışından konfeksiyon siparişi veren kuruluşlar için mal üretmek ve ürettiği malları S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş. üzerinden pazarladığını, F.. A.., M.. G.., İ.. İ.., A.. İ.., ve Yaşar Bilgin'in şirketin ortakları olup aynı zamanda Yönetim Kurulu'nun oluşturdukları, şirketin esasen İgüs ve Küçükboyacı ailelerince %50 oranında pay sahipliğiyle kurulduğunu, davacılardan H.. K.. ve A.. K..'nın S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'de toplam %25 ortak olduklarını, davalıların adı geçen şirketlerin yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olmalarına karşın kurdukları, davalı şirketlerde aynı konuda ticari faaliyette bulunduklarını, kurmuş oldukları şirketlerin yönetimlerinde yer aldıklarını, davacıların hissedar olduğu şirketleri planlı bir şekilde zararlara uğratmak ve gayri faal kılmak sureti ile fiilen ortadan kaldırdıklarını, söz konusu şirketlerin müşteri portföyünü ve çalışanlarını kendi kurdukları ve yöneticisi oldukları şirketlere aktardıklarını, bu şekilde davacıların hissedar oldukları adı geçen şirketlerin zarara uğratıldığı, davalıların eylemlerin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalıların yönetim kurulu üyesi sıfatı taşıdıkları esnada müşterek, planlı, kasıtlı eylemleri sonucu davacıların %50 ortağı olduğu S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş. ve %25 ortağı oldukları S.. Tekstil San. ve Dış Tic. ve Paz. A.Ş'ye verdikleri zararların tespiti, bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkacak zararlardan şimdilik 100.000 TL'nin davalılardan tahsili ile davacılara, olmadığı takdirde, tarafların birlikte hissedar oldukları şirketlere verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı gerçek kişilere 6762 sayılı TTK'nın 335. maddesi uyarınca verilen izne ilişkin genel kurul kararının iptali için Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/303 Esas, 2012/411 Karar sayılı ilamı ile 18/05/2004 tarihinde açılan genel kurul kararının iptali davası ve yine bu dosyayla birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2004/579 esas sayılı dava dosyasının 13/09/2012 tarihinde davaların ikinci kez takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, davalıların bu anlamda ticari faaliyette bulunmalarını engelleyen veya haksız rekabet teşkil edebilecek bir durum tespit olunmadığı, yine davalı A.. İ.. hakkında davacıların isnat ettikleri TTK'nın 335. maddesi hükmünün varit olmadığı, zira dosya münderecatından adı geçen şahsîn başka bir ortaklıkta müdür ve YK üyesi sıfatını haiz olduğunu tespit etmenin mümkün olmadığı ancak bu durumun anılan eylemin TTK'nın 56. maddesine aykırı olabileceği hususunu etkilemeyeceği, ayrıca şirketin zarara uğradığı iddiası ile ortakların müstakil olarak dava hakkının bulunmadığı, doğrudan doğruya zarara uğradıkları iddiasıyla açabilecekleri davada da tazminata hükmedilmesi halinde bunun ilgili şirket tüzel kişiliği lehine hükmedilmesinin gerekeceği, davacılar ve davalıların ortak oldukları şirketlerin dışında ayrı şirketler kurarak bu şirketler bünyesinde faaliyette bulundukları, tüm ortakların bu yöndeki ortak hareketleri karşısında davacıların davalarında iyi niyetli olmadıkları, yargılama sürecinden sonra şirketin zarara uğratıldığı, içinin boşaltıldığı yönündeki davacı taleplerinin değerlendirilmesinin davanın kapsamı dışında görüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, dava dışı anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi ve başkanı sıfatını haiz olan davalı gerçek kişilerin görevleri esnasında yönetiminde bulundukları anonim şirketleri zarara uğrattıkları ve gayri faal hale getirdikleri iddiasına dayalı, sorumluluk ve haksız rekabet hukuki nedenlerine dayalı tazminat istemlerine ilişkindir. Davacılar vekili, dava dışı anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan gerçek kişi davalıların görevleri esnasında, şirketlerin zarara uğramasına neden olduklarını, anonim şirketlerin malvarlıklarını kendi kurdukları davalı limitet şirketlere aktardıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı gerçek kişilere yönetiminde bulundukları anonim şirketlerin genel kurulları tarafından 6762 sayılı TTK'nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca izin verildiği, yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, davalılarla birlikte davacıların da şirketler kurarak faaliyette bulundukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacıların dava dışı anonim şirketlerin hissedarı oldukları, davalı gerçek kişi yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları faaliyetler sebebiyle şirketleri zarara uğrattıklarını ileri sürdükleri, bu kapsamda talep ettikleri tazminatın terditli olarak öncelikle kendilerine, olmadığı takdirde şirketlere verilmesini talep ettikleri anlaşılmaktadır. Bu haliyle eldeki davada ileri sürülen temel husus, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 309'uncu maddesi gereğince, oluşacak dolaylı zararlar sebebi ile hissedarların yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açmaları mümkündür. Buna karşın mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, sorumluluk davası kapsamında herhangi bir İnceleme ve değerlendirme yapılmış değildir. Bu durumda, gerçek kişi davalılar hakkında açılan davanın sorumluluk davası niteliğinde olduğu, buna bağlı olarak, tüm davalıların eylemlerinin aynı zamanda TTK'nın 56 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin iddia edildiği anlaşılmakla, mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın değinilen hükümler göz önüne alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp, davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 06/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.