MAHKEMESİ : ... TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/07/2014 tarih ve 2012/192-2014/188 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili; müvekkillerinin tasfiye halindeki .... ... şubesi nezdinde 2.813,00 USD tutarında alacaklarının bulunduğunu, bu alacağın temlikine dair davalı ile protokol yapıldığını, protokol uyarınca 25.6.2011 tarihinden başlayarak 100'er USD taksitlerle 2.813,00 USD'nin davacılara ödenmesinin kararlaştırıldığını, bunu rağmen temlik alan davalının temlik protokolü uyarınca ödemeyi taahhüt ettiği taksitleri ödemediğini, takip tarihi olan 4.1.2012 tarihine kadar vadesi gelmiş 7 taksitin bulunduğunu, sözleşme uyarınca ardışık 6 taksitin ödenmemesi halinde takip eden 6 aylık dönemin de muaccel hale geldiğini, buna göre 12 taksit toplamı 1.200,00 USD alacağın bulunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğini ileri sürerek davalının ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/60 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaliyle takibin devamına borçlunun alacağın % 40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiliyle davacılar arasında 3.12.2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesi yapıldığını, davacıların Tasfiye Halindeki .... nezdinde yer alan hesaplarında bulunduğunu iddia ve beyan ettikleri 2.813,00 USD kar ve zarara katılım bakiyesini müvekkilline ivaz karşılığı temlik ettiklerini, ancak Tasfiye Halindeki ....'nin davacılarla 18.9.2000 tarihinde yapmış oldukları kredi ve kontrgaranti sözleşmesi gereği hesabın blokeli olduğunu, kullandırılan teminat mektubunun iade edilmemesi nedeniyle 3. kişi borçlunun alacağın devrine yanaşmadığını, davacıların bu durumu bilerek temlik sözleşmesi yaptıklarını, temliğin ivazlı olması nedeniyle temlik eden davacıların 3. şahıs nezdinde geçerli ve ihtilafsız bir alacağın bulunduğunu garanti etmiş sayılacaklarını, müvekkilinin kendisinden gizlenen bu durumu bilseydi davacılarla temlik sözleşmesi yapmayacağını, BK'nın 169. maddesi uyarınca temliğin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; somut olayda, BK'nın 169. maddesi uyarınca temlik tarihinde davacıların temlik edilebilir alacağının bulunmaması nedeniyle yapılan temlik sözleşmesinin davalıyı bağlamadığı, davalının yapılan takibe itirazının haklı olduğu, davacıların kötü niyetle takipte bulunduklarının dosya kapsamıyla ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Dava; taraflar arasında düzenlenen 03.12.2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklı olup dava tarihi olan 03.04.2012 tarihi itibariyle 6102 sayılı ... yürürlüktedir. 6102 sayılı ...'nın 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde de ticari dava ve işler sayılmıştır. Aynı yasanın 5. maddesinde ise bir yerde asliye ticaret mahkemesinin bulunması halinde, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağına değinilmiş, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, ihtilaf halinde göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenmekte olup göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılmanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacılar tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle alacak isteminde bulunulmuş olup davacıların temlik sözleşmesine konu yaptıkları alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki .... bu davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere uyuşmazlığın çözümünde 818 Sayılı BK'nın 162. ve devamındaki maddeler (6098 Sayılı TBK'nın 183 vd) uygulacaktır. Bu açıklamalar uyarıca mahkemece; dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma sebep ve şekline davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ :Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.