Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10675 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4095 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/09/2014NUMARASI : 2014/37-2014/265Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2014 tarih ve 2014/37-2014/265 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin 2011/53926 sayılı "E. A." ibareli marka için 30. sınıfta tescil başvurusu yaptığını, müvekkili adına tescilli "A. A.", "A. A.+ŞEKİL", "A. A. K.&M.+ ŞEKİL" ibareli markalara dayanılarak yapılan itirazın YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, ancak markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, "E." ibaresinin davalı şirket markasına ayırdedicilik kazandırmadığını, "A. A." ibaresinin müvekkili ile bütünleştiğini, iltibas tehlikesinin doğduğunu, işletmeler arasında bağlılığın düşünüleceğini, başvuruya konu markanın müvekkilinin serisi sanılacağını, davalının müvekkilinin itibarından haksız yararlanacağını ileri sürerek TPE YİDK'nın 2013-M-700 sayılı kararının iptalini, davalı şirket markasının tescili halinde terkinini talep ve dava etmiştir.Davalı TPE vekili, markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırma ihtimaline yol açacak derecede bir benzerliğin bulunmadığını, markaların bölünemeyeceğini, davalı şirket başvurusuna konu işaretin esas unsurunun "E. A." ibaresi olup görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklılaştırıldığını, iltibasın gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin tesciline karar verilmesine rağmen yasal süre içerisinde tescil ücretini yatırmamış olması nedeniyle başvuru markasının tescil olunmaksızın hükümden düştüğü, her iki markada da "A." ibaresi bulunmakta ise de, slogan markalarının bir bütün olarak ortalama tüketicilerin zihinlerinde uyandıracağı anlam ve algının bambaşka olduğu, bu nedenle 556 sayılı KHK'nın 8/1 (b) maddesi anlamında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle TPE YİDK Kararının iptali istemi ile açılan davanın reddine, davalı şirket adına dava konusu marka tescil olunmadığından hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, TPE YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, işaretler arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de, davacının itirazına dayanak gösterdiği markaların esas unsuru "A." ibaresidir. Dava konusu işaret ise "E.A." ibaresinden ibaret olup başvuruya konu bu markanın da esas unsurunu "A." ibaresi oluşturmaktadır. 556 sayılı KHK'nın 8/1-b bendi uyarınca tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa başvuru tescil edilemez. Somut uyuşmazlıkta da, karşılaştırılan işaretlerin asli unsurları aynı kelimeden oluşmakta olup dava konusu başvuruda yer alan "E." ibaresi başvuruya konu işarete ayırdedicilik katmamaktadır. Davalı şirket başvurusunun davacı markasının tescilli olduğu sınıfta tescili istendiği de nazara alındığında işaretler arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b bendi anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek şekilde benzerlik bulunduğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.