Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10621 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 12965 - Esas Yıl 2004





Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 8.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 03.06.2004 tarih ve 2003/536 - 2004/781 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili yanında muhasebe işlerinden sorumlu olarak çalışan S…….. isimli şahsın işyerinde bulunan çeki çaldıktan sonra imza taklidi suretiyle keşide edip, davalı bankanın Bayar şubesine ibraz ettiğini, provizyon limitleri dışında olan çek bedelinin müvekkilinden teyit alınmadan adı geçen şahsa ödendiğini, imza kontrolü yapmayan davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek, 9.195.000.000.- TL çek bedelinin temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının öncelikle çeki aldığı iddia edilen şahsa karşı yasal yollara müracaat etmesi gerektiğini, davacının imzaladığı hesap taahhütnamesi gereği kendi uhdesinde iken çalınan ve bu suretle ödenen çek bedelinden davacının sorumlu olduğunu, çekleri itina ile koruma yükümlülüğüne aykırı davrandığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının yanında çalışan S……. Ç……. ismindeki şahsın davacının onayı dışında bir adet çek yaprağını 08.03.2000 keşide tarihli ve 9.195.000.000.-TL bedelle hamiline olarak düzenledikten sonra davacının imzasını da taklit ederek davalı muhatap bankanın bir başka şubesine ödenmek için sunduğu, çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı konusunda, herhangi bir çekişme bulunmadığı, davalı bankanın bu konuda gerekli denetim ve kontrol işlemlerini yerine getirmeden çek bedelini dava dışı kişiye ödediği, davalı bankanın TTK'nun 724/2 nci maddesi uyarınca davacının kusurlu olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen karar, Dairemizce, davalı yararına bozulmuş, bozmaya uyulmuş, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı Bankaya atfedilecek bir kusur bulunmadığı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, sahte imza ile keşide edilmiş çekin ödenmiş olmasından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.Öğretiye ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TTK.nun 724 ncü maddesinde öngörülen sorumluluk, muhatap açısından kusursuz ve yasadan doğan bir sorumluluktur. Keşideci tamamen kusurlu fakat muhatap kusursuz ise muhatap sorumlu tutulamaz. Yani, tarafların hiçbirinin kusurlu olmadığı hallerde banka sahte veya tahrif edilmiş çeki ödemenin sorumluluğundan kurtulamaz. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile zarar arsında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir.Keşidecinin müterafik kusuru, TTK.nun 1 nci maddesinin atfı ve BK.nun 98 nci maddesinin yollamasıyla, BK.nun 44 ncü maddesi uyarınca dikkate alınmalıdır. Karşılıklı kusur halinde, tarafların zarara kendi kusurları oranında katlanmaları gerekecektir. Bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu-luktan kurtulabilmesi için gerekli özeni göstermiş olması halinde de zararın gerçekleşeceğini kanıtlaması gerekir. Birer güven kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu nedenle de hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Sahteciliğin inandırıcı olup olmadığı, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yasal unsurlar arasında sayılmamıştır.(Geniş açıklama için Bkz.HGK.nun 15.06.1994 gün ve E. 94/178, K.94/398 sayılı kararı ile Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1997, 2.bası, Sh.1110 vd.)Somut olayda, Dairemiz'in bozma ilamı doğrultusunda alınan ve benimsenip hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, davalı bankanın imza incelemesi yapılması hususunda yeterli özeni göstermediği, bu nedenle hafif kusurlu davrandığı kanaatine varılmış olmasına rağmen, bu kez raporun sonuç kısmında davalıya herhangi bir kusur yüklenmesinin doğru olmadığı sonucuna ulaşılmış olup, mahkemece, davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı ciddi itirazları da karşılanmamış ve yazılı şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. Oysa, davacının, çeki saklamadaki kusuru sonucu çekin çalınmasında ve çalındığının zamanında bildirilmemesinde kusurlu olduğu gibi, davalı banka da keşidecinin imzasını tahkik etmeden çek bedelinin ödemesinde kusurludur.O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, başka bir uzman bilirkişi ya da kurulundan kusur durumunun tespiti açısından, davacı vekilinin itirazlarını da karşılayan ve denetime elverişli yeni bir rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.